Eduard Zukmayer’in raporu (1)
Alman besteci ve müzik eğitimcisi Eduard Zukmayer (1890-1972), Bonn Üniversitesinde felsefe ve sanat tarihi, Köln, Münih ve Berlin konservatuvarlarında müzikoloji eğitimi gördü. 1936’da Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunu düzenleme çalışmalarına katılması için Ankara’ya çağrıldı. II. Dünya Savaşında sığındığı ve ikinci vatanı olarak gördüğü Türkiye’de, 1938 yılından ölümüne kadar Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Müzik Bölümü Başkanı olarak çalıştı.
MÜZİK ÖĞRETMENİ YETİŞTİRECEK MÜESSESE HAKKINDA RAPOR
Gazi Eğitim Enstitüsü müzik şubesi hakkında 1939’dan beri müzik şubesi şefliği ve şube öğretmenler kurulu tarafından ilgililere birçok raporlar sunulmuştu. Bu raporların hepsinde “müzik öğretmeni yetiştirme davasının ancak daha iyi hazırlıklı ve yeter sayıda öğrenci sağlamak suretiyle halledilebileceği” ısrarla belirtilmişti. 1946 Eylül ayında ilgili makamlara sunduğum bir raporda İstanbul’da şubemize öğrenci hazırlayıcı bir müessesenin kurulmasını tavsiye etmiştim.
Diğer taraftan Millî Eğitim Bakanlığında bu mesele hakkında bazı projelerin düşünülmesini, bu mühim ve acele halledilmesi gereken problemin yakında kesin bir şekle konacağına dair ümit verici bir belirti olarak kabul etmekteyim. Bu projeler arasında bilhassa şunları kaydetmek isterim:
On senelik bir tecrübe esnasında üzerinde çok düşündüğüm bu meselenin memlekete en faydalı bir tarzda karara bağlanmasına yardımda bulunmak kaygısiyle düşüncelerimi bir daha şu iki madde halinde arz ediyorum:
Arz ettiğim bu iki madde şu mülahazalara dayanmaktadır:
Bugünkü duruma göre iki veya daha çok şube açmanın mahzurları
I- a) Müzik hayatı eski bir geleneğe dayanan, müziği ve müzik eğitimi gelişmiş ve müzisyen şahsiyetleri çok olan bir memlekette türlü kaynaklardan, türlü fikir ve usullerden, hatta bunların çarpışmasından faydalanarak müzik öğretmeni yetiştirmek gayesi imkân dahilindedir. Hatta çokluk da bir zenginlik kaynağı olarak görülebilir. Fakat müzik alanında hâlâ tartışmalarla, çok defa mukavemetle bile karşılaşılan yeni bir yol tutmuş olan Türkiye’de müzik eğitiminde evvelemirde [ilk önce] bir birlik sağlanması gerekmektedir. Bu, eğitim usulleri, stil, form telakkileri [anlayışları], terimler vesaire bakımından öğretmenler arasında müşterek görüş ve zihniyetin teessüsü [oluşturulması] demektir.
b) Türk müzik öğretmeni hem okuldaki görevlerini yapabilmek ve hem gideceği yerde kendisinden beklenen okuldışı müzik hareketlerini başarabilmek için, mesleğinin her sahasında emin bilgileri haiz [sahip] kuvvetli bir müzisyen olarak yetiştirilmelidir. Bu maksatla müessesenin öğretmenliğinde ve şefliğinde ancak en iyi müzisyen ve pedagoglar bulundurulmalıdır. Okul müziğinin memleketin müzik kültürü için haiz olduğu önem ve vazifede lazım gelen bilgi ve kabiliyetler bakımından bu müessesenin şeflik görevi, bir konservatuvar şefliğinden hiçbir suretle farklı veya ehemmiyetsiz olarak düşünülmemelidir. Bilakis müessesenin başında bulunan kimse, kendi şahsiyetinde, sanatkârlık vasıflarıyla pedagog ve organizatörlük kabiliyetlerini birleştirmeli, iyi bir enstrümantalist, kuvvetli bir nazariyatçı ve mümkünse müzikoloji okumuş bir müzisyen olmalıdır.
İki küçük müzik şubesine iki yerde bu derecede öğretmenler sağlamak hiç kolay olmayacak, hem de çok masrafı mucip olacaktır [gerektirecektir].
c) Müessesede başarılacak iş, birçok derslerin iyi öğretmenler tarafından verilmesiyle tamamlanmış sayılamaz. Müessesenin iç hayatında müzikte aktif ve disiplinli bir topluluk zihniyeti bir zaruret olduğu kadar, her öğrenci için öğretmenliği esnasında kendisinin yapması lazım gelen koro, okul orkestrası, oda müziği vesaire toplu çalışmaları müessesede büyük mikyasta ve büyük ölçüde yaşatılmalıdır. Bu bakımdan da öğrenci miktarının mümkün olduğu kadar çok olması zaruri görülmektedir. Bugüne kadar Gazi Eğitim Enstitüsü müzik şubesine ortalama olarak senede ancak on kişi alınabilmiştir. Böylece üç sınıflı şubede 30-36 öğrenci aynı zamanda bulunuyordu. Kâfi görülmeyen bu miktarın kaynağı olan öğretmen okullarının kaldırılması ile, yeni tedbirler alınmadıkça, her iki şubeye nasıl ve nereden öğrenci geleceği bilinmemektedir. O halde bir ikinci Eğitim Enstitüsü müzik şubesi açılınca, her iki şube küçücük müzik faaliyet ve kudretleri zayıf olacak ve muhtemelen birisi öğrenci bulamayacaktır.
Müzik öğretmeni müessesesi için istenilen seviyenin mevcut olan Enstitümüz müzik şubesini genişletmek suretiyle sağlanmasını tavsiye ettiren sebepler:
d) Gazi Eğitim Enstitüsü müzik şubesinin sekiz senelik bir geleneği vardır. Küçük olmakla beraber müziğin eğitsel, toplumsal kudretlerini şuurlu [bilinçli], vicdanlı ve faal bir surette disiplin ve düzen içinde bir gerçek haline getiren bir zihniyet, bu zaman zarfında gitgide artırılmıştır. Eğitim usulleri, stil, form görüşleri, teorik bilgiler ve terimler bakımından bir ahenk, aynı öğretmenlerin birleşik teşebbüsleri vasıtasıyla sağlanmaktadır. Okul müziği için mühim olan çok sayıda koro, şarkı ve kanonlar burada Türkçeleştirilmiştir. Memlekette vazife gören müzik öğretmenlerinin bir çoğu şube ile görüş teatisi [alışverişi] etmekte ve mektuplaşmaktadır. Bir müzik öğretmeni kurumu teessüs etmek [kurulmak] üzeredir. Uzun çalışmalarla maksada uygun bir kütüphane, bir diskotek ve bir tamirat atölyesi meydana getirilmiştir.
e) Bu şubede ekserisi konservatuvarda öğretmen olan, Türkiye’nin en iyi müzisyenleri vazife almışlardır. Müzik öğretmeni yetiştirmek işinin hususiyetlerini anlamış tecrübeli öğretmenlerin bulunması Ankara’dan başka yerlerde, oralarda konser sahasında temayüz eden [sivrilen] müzisyenler bulunsa da şüpheli görülmektedir.
f) Şube binası bugün 50 kadar öğrenci alabilecek büyüklüktedir. Çok büyük sayılamayacak bir masrafla bu binanın memleket ihtiyacını temin edecek sayıda öğrenci alabilecek bir hale getirilmesi mümkündür.
g) Böyle bir müessesenin Eğitim Enstitüsüne bağlı bulunmasında hiçbir mahzur göremiyorum. Bilakis bu durumdan her iki taraf için çok feyizli [verimli], karşılıklı tesirler doğmaktadır. Eğitim Enstitüsünün iç hayatı ve müstakbel öğretmenlerin müzik kültürü için müzik şubesinin mevcudiyeti kuvvetli bir âmil [neden] olabilir ve bu karşılıklı tesirler bütün okulların müzik işlerinde müessir [etkili] olacaklardır. Diğer taraftan müzik şubesi öğrencileri umumi kültür ve pedagoji bakımından Eğitim Enstitüsü muhitinden [çevresinden] faydalanacaklardır.
II- Eğitim Enstitüsüne öğrenci hazırlayıcı bir müessesenin kurulmasını gerektiren sebepler:
Yukarıda I. maddede, Enstitümüzün müzik şubesinde, umumi zihniyet hakkında arz ettiğimiz müsbet görüş, tek öğrencinin teknik kabiliyetleri bakımından maalesef -bazı istisnalar hariç- ifade edilemez. Raporlarda öğrencilerimizin kısmen ve bilhassa enstrüman alanında istenilen seviyeye erişemediklerini müteaddit [pek çok] defalar yazmıştık. Fakat sebep olarak şube öğretim şartlarını veyahut şubenin Eğitim Enstitüsüne bağlı bulunması keyfiyetini değil, ancak öğrencilerin hazırlıksız, bilgisiz ve nisbeten yaşlı olarak öğrenimlerine başlamış olduklarını göstermiştik. Bu durumu düzeltmek için tedbir alınmasını dilemiştik. 15/XII/1946 tarihli raporumuzda “Enstitümüzün müzik şubesine girecek öğrencinin müzik ve enstrüman bakımlarından daha genç yaşlarda ve doğru metotlarla müziğe ve enstrümana başlamış bulunması gerekmektedir. Enstitümüzün mesela Matermatik şubesine giren bir öğrenci nasıl daha önce matematiğin orta ve lise tahsilini yapıyorsa, müzik şubesine girecek öğrencinin de daha önce müziğin orta ve lise tahsilini görmüş bulunması lazımdır” demiştik. Bu vazife bugün ne okulda ne de aile ocağında yapılamadığına göre, ancak hazırlayıcı bir okul kurulmak suretiyle memleketin ihtiyacını karşılayacak sayıda müzik öğretmenlerinin sağlanması mümkün olacaktır.
Öğrenciye orta ve lise müzik öğretimini verecek böyle bir okulun İstanbul’da açılması bilhassa öğrenci kalite ve sayısı bakımından tavsiyeye değerdir.
Durumu saygılarımla arz ederim. 7/Mart/1947
Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Şubesi
şefi
Eduard Zukmayer