Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

RADYO

Ankara Radyosu
27.3.1939, Pazartesi

LUDWİG VAN BEETHOVEN, HAYATI VE ESERLERİ

Muhterem dinleyicilerim,

           Beethoven’in ölümünün 112. yıldönümü, bize yalnız bir musikişinas değil, müzik sanatının ilk büyük devrimcisini hatırlatır. Nitekim Beethoven kendinden önceki her şeyi yıkan ve kendinden sonraki devre yıkılmaz anıtlar bırakan bir sanat dâhisidir. Beethoven’den bahsetmek, müzikte ifade prensibinin kaynağına gitmek demektir. Beethoven’i incelemek, kendini evvelâ onunla başlayan yepyeni bir sanat ideolojisinin akımına terk etmek demektir. Beethoven tıpkı Bach’ın ve Haendel’in kendi zamanlarında oldukları gibi tam bir oluşun sembolüdür. Bach ile Haendel 17. yüzyıl sanatını ileri götürmüşlerdir. Beethoven ise 18. yüzyıl sanatını en son olgunluğuna ulaştırmış, kendisinden sonra gelen romantik sanat ise bambaşka bir amaç ve idealden doğmuştur.

           Klasik felsefenin yaşamsal değerleri bir varlık içinde ele almasının yanında, klasik müzik, bir oluşumun, bir gelişimin ifadesidir. Bu durumda karşı karşıya getirilen iki farklı temanın daha sonraki işlenişleri, bu gelişimin gerçek yapısını oluşturur. Buna karşılık yaşamsal değerleri yalnızca geçmişe bağlayan Romantik felsefe ise, bütün bu değerleri hep geriye bakan bir görüşle ele alır. Bu nedenle romantik sanat, gelişimi değil içerikli bir seyri tercih eder. Müzikte tamamiyle Bach’ın kişiliğine bağlanan pre-klasik devir, günün birinde klasik sanatla sonuçlanmıştır. Bununla birlikte Bach’ın ilk temalarını çağdaşlarının temalarında ayrımsamak mümkün değildir. Onlarınkilere yalnızca zamanın temaları denebilir. Oysa Bach’ın daha sonraki temalarına bireysel temalar gözüyle bakılır. Bu bariz farkı klasik devrin ilk ve son sanatkârları arasında da görmek mümkündür. Hattâ klasik devrin sonları, kendine özgü tematik işlemelerle ve aşağı yukarı Beethoven’in Eroica senfonisiyle başlar. Bu devirde eserin ağırlık merkezi sırf tema gelişiminden oluşur.

           Bu Orta Avrupalı müzisyenin en belirgin niteliği, klasik ya da romantik bir sanatkâr olmaktan çok, tam bir mutasavvıf olmasıdır. Zaten tasavvuf, Orta Avrupa müzik idealizminin tipik bir âlem telkinidir. İşte Beethoven müziği de tam anlamıyla böyle ideal bir telkinin meyvesidir ve onun müziği her şeyden önce ahlakî bir temel üzerine kuruludur. Ne gariptir ki bizi Pitagor’a kadar götüren bu tür görüş ve kanılar günün birinde Leibnitz, Schelling ve Schopenhauer’in sistemlerinde de tekrarlanmıştır.

           Beethoven’le birlikte geçmişten gelen bütün gelenekler susmuş, müziğe ilk defa olarak şiirsel unsur egemen olmuştur. Bu nedenle Beethoven’e müzik tarihinde ilk ses şairi gözüyle bakılabilir. Sanatta belirli bir kavramı özetleyen bir yaratışa her türlü kuşku, şüphe ve tereddüdü önleyen gerçek kurtuluş gözüyle bakılabildiğine göre, bu kurtuluş özellikle müzikte ender anlarda ortaya çıkar. Bundan dolayıdır ki ancak Wagner gibi birkaç kompozitör, eserlerinde bu durumu hayal gücüne en uygun bir şekilde yaklaştırmak amacıyla ona tipik bir özlük de vermek zorunda kalmışlar, bu nedenle de opera gibi konulu sanat formunu tercih etmişlerdir. Oysa Beethoven herhangi bir görsel efekte yanaşmaya gerek bile hissetmeden, mutlak ifade içinde eserlerinde kurtuluşu sağlamıştır. Bu yüzden Beethoven hayal gücüne vasıtasız hitap eden ve felsefî kanaatini bireysel kavramlarla empoze eden bir sanatkârdır.

           Beethoven düşünsel yeteneğini tümüyle metafizik bir hizmete mal etmiş ve daima tanrısallığı, özgürlüğü, sonsuzluğu dile getirmiştir. İlk olarak Beethoven eliyle açılan bu yol, Brahms, Bruckner, Berlioz, Lizst, Richard Strauss gibi sanatkârların elinde zamanımıza kadar sürüp gelmiştir.

           Uluslararası nitelikteki dâhilerin birçoğu gibi Beethoven de basit bir ailenin çocuğudur. 17. yüzyılda Belçika köylerinde bu adı taşıyan aileler pek çoktu. Ne gariptir ki Beethoven adını taşıyanların genellikle şarap ticaretiyle, terzilikle, ufak tefek sanatlarla uğraştıkları görülür. Bu ailelerin bir başka özelliği de çok çocuklu oluşlarıdır. İnceleme konumuzu oluşturan büyük bestekâr Beethoven’in büyük büyükbabası, Anvers’te terzilikle uğraşan Heinrich Adelard van Beethoven’dir. Bunun oğlu Ludwig van Beethoven -ki bu akşam konumuzun kahramanı olan Beethoven’in büyükbabasıdır- iyi bir tenor sese sahip olduğundan şarkıcılık etmek üzere Loewen’e gitmiş ve 1731 senesine kadar orada kalmıştı. İşte Beethoven ailesinin ilk müzisyen ferdi de bu kişidir. Bir süre sonra aynı kişiyi ayda 400 gulden gibi yüksek bir maaşla Bonn’da görürüz. Ludwig van Beethoven, Bonn’da 21 yaşındayken Maria Josepha Poll adlı genç bir kadınla evlendi. Bu evlilikten çoğu erken ölen birçok çocuk dünyaya geldi. Bu çocuklardan biri de büyük üstat Beethoven’in  babası olan Johann van Beethoven idi.

           Bonn’daki Beethoven ailesinin ilk müzisyen ferdi olan Beethoven’in büyükbabası Ludwig van Beethoven çok saygı gören bir kişiydi. Aklı başında olması ve kendinden aşağıdakilere karşı gösterdiği iyi muamele ile tanınırdı. Mesleğinde orkestra şefliğine kadar yükseldi. Ne yazık ki karısı kendine lâyık bir kadın değildi; içkiye düşkünlüğü yüzünden sonunda manastıra kapatılmıştı. Büyük kompozitör Beethoven’in babası Johann van Beethoven ise yalnızca liseye devam etmişti. Müzisyenlik mesleğine vaktinden önce girmesi onu öğrenimine devamdan alıkoymuştu. 12 yaşındayken soprano sesiyle şarkıcı olmuş, 16 yaşında saraya müzisyen olmuştu. Johann iyi bir müzisyen olmakla beraber tıpkı annesi gibi genç yaşında içkiye başlamıştı. Saraydaki görevlilerden birinin dul karısı Maria ile evlendi. Büyük üstat Beethoven’in annesi olan bu kadın, namusuyla ve özellikle ev işlerindeki titizliğiyle tanınmıştı. Hattâ bu kadının, kocasının içki borçları dışında bütün borçlarını vaktinde ödediğine de Beethoven biyografilerinde değinilmektedir. Maria, 1787 yılında 40 yaşındayken veremden öldü. Büyük müzisyen Beethoven bu ailenin ikinci çocuğuydu. Ünlü Beethoven biyografı Hermann Abert, Beethoven ailesine ilk olarak Bonn’da Ren kanı karışmış olmasını Beethoven’in şahsı için hayırlı olduğunu düşünmekte, sanatkârdaki Flamana kaçan tonun ve ağır mizacın annesi tarafından intikal eden Ren kanıyla hafiflediğini ileri sürmektedir.

           Beethoven’in doğum tarihi kesin olarak belli değildir. Yalnız 1770 yılı Aralık ayının 17. günü vaftiz edildiği bilinir. O zaman yeni doğan çocukların 24 saat içinde vaftiz edilmeleri âdet olduğuna göre, Beethoven’in 16 Aralıkta doğmuş olması muhtemeldir. Beethoven, Bonn’da ilk müzik dersini babasından aldıktan sonra, Neefe adlı zamanının oldukça tanınmış bir müzik hocasına öğrenci oldu. Leipzig’de Hiller’in elinde yetişmiş olan bu kişi, Bach’ın kontrpuan stilinin gerçek temsilcisiydi. Neefe genç Beethoven’i o zaman tamamiyle modern bir yön olan Mannheim stili’nden uzaklaştırmak istiyor ve önüne ders malzemesi diye sürekli olarak Bach’ın eserleri