Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

NİŞANLAR / SEVDA-CENAP AND MÜZİK VAKFI'NA TEŞEKKÜRLERİMLE

SEVDA-CENAP AND MÜZİK VAKFI’NA

TEŞEKKÜRLERİMLE

(Cevat Memduh ALTAR’ın, 6 Aralık 1989 günü kendisine verilen ilk Altın Onur Ödülü Madalyası töreninde, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’na teşekkür yazısı)

            Kuruluşunun 16. yılını, geçen yıl uygulanan zengin programlar ve çoksesli sanat-müziği türlerine bağlı uğraşlarla değerlendirmiş olan Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nı içtenlikle kutlar, Vakfın, geleceğe yönelik daha nice nice yılları, Ulu Önderimiz Atatürk’ün ulusal-çağdaş sanat felsefesinden güç alan oluşum ve gelişim süreci içinde değerlendirmede daima başarılı olmasını can ve gönülden dilerim.

            İyice düşünecek olursak Vakfın, ulusal-çağdaş Türk sanat-müziği ile uluslararası evrensel müzik literatürünü gereğince değerlendirme yolunda harcadığı çaba, başkentin benzeri resmî kuruluşları yanında şerefle yerini almasına imkân sağlamıştır; ve bu kıvanç verici başarının, bu tür ciddi uğraşlara yıllarca emek vermiş olanları gönülden mutlu kılmış olduğu da apaçık bir gerçek olmanın niteliğini taşımaktadır.

            Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın, az denebilecek bir zaman içinde geliştirdiği olağanüstü nitelikteki inisiyatifler, müzikçiyi olduğu kadar, müzikseveri de gönülden duygulandırmaktadır; ve bu çok önemli işler özellikle şunlardır:

            Memleketimizde -önemli özellikleri olan- bir Nota-Basımevi, ne resmî ne de özel teşebbüs doğrultusunda henüz var olmadığı içindir ki, Vakıf, dokuz bestecimizin 54 eserini, kopistlere yazdırarak, seslendirilmeye hazır bir hale getirmiştir; ulusal-çağdaş Türk sanat-müziği eserlerinin plak ve kasetlerini yaptırmıştır; müzik sanatının değişik türleri için 6 kitap yayımlamıştır; yetenekli müzik öğrencilerine karşılıksız burslar vermiştir; sanat-müziği alanında çeşitli yarışmalar düzenlemiş, ödüller vermiş, yarışmalara katılanlara parasal yardımda bulunmuştur; yurt içinde ve dışında yüzdem fazla konser düzenlemiştir; müzikçilere ve müzik kurumlarına çeşitli yardımlar yapmıştır; müzik sanatının değişik alanlarında düzenlenen ulusal ve uluslararası toplantılara Vakıf adına katılım sağlamış ve bu tür toplantıları desteklemiştir; önümüzdeki ilkbaharda yedinci kez gerçekleştirilecek olan Uluslararası Ankara Sanat Festivali’nin kurucusu ve düzenleyicisi olmuştur; Vakfın 15. kuruluş yılında ilk olarak Vakıf Onur Madalyası’nın bastırılıp, her yıl jürice uygun görülecek aday için düzenlenecek törende madalya ile beratın sahibine verilmesi yolunda karar almış ve bu kararı ilk olarak geçen yıl uygulamış, bu karar 1989 yılında da ikinci kez tekrarlanmıştır.

            1989 altın Onur Madalyası ile Beratın, karar gereği, benim için Ankara’da Hilton Oteli’nde düzenlenecek törende bana verileceği haberini telefonla almamın beni ne derece mutlu kıldığını tarif edemem. Güzel sanatların tümü için olduğu gibi, özellikle çoksesli çağdaş Türk sanat-müziğinin ve uluslararası evrensel müzik literatürünün gereğince değerlendirilebilmeleri için de eğitim-öğretim yoluyla özgürce çaba harcayabilmiş olmamın, meslek hayatımın bana verdiği en büyük ödül olduğu gerçeğine gönülden bağlanmama yol açmış ve bu da beni, bu yaşlı günlerime kadar mutlu kılmıştı. Ama ne var ki Ankara’dan telefonla bildirilen Madalya ve Berat haberi, beni daha da mutlu kıldı ve özellikle çoksesli çağdaş Türk sanat-müziğine ve genellikle kültüre ve sanata yönelik çabalara, içten gelen sevgiyle katılabilme yolunda sarf ettiğim gayretin, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından ödüllendirilmesi, gönlümde tarifi imkânsız bir haz ve huzur yarattı. Onun için Vakfa ne kadar teşekkür etsem azdır.

            6 Aralık 1989 tarihi, Madalya ve Beratın bana törenle verileceği gün olarak tespit edilmiş ve eşimle birlikte Ankara’ya davet edilmiştim. Tören, Hilton Oteli’nin büyük salonunda, Cumhurbaşkanımızın teşrifleri ile akşamüstü başladı. Vakfın sayın Başkanı toplantıyı açtı ve hayatım, çalışmalarım ve eserlerim üzerine davetlilere bilgi verildi.

            Sayın Cumhurbaşkanı, beni duygulandıran hitaplarıyla Madalyonu ve Beratı bana verdiler. Gerek kendilerine, gerek Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı sayın Mehmet A. Başman’a ve ilgililere teşekkürlerimi arz edeceğim anda, sayın Cumhurbaşkanımızın hemen ayrılmaları, salonda ani bir harekete yol açtı ve bir iki dakika içinde salonda kimse kalmadı; ve kokteyl salonuna geçildi. Sevimli, güler yüzlü davetlilerin tebrikleri beni gönülden duygulandırdı.

            Ertesi gün veda edip İstanbul’a hareket ettik. Zihnimi işgal eden tek şey, toplantı dağılmadan önce, Vakfın Madalya ve Beratı ile ikramına, misafirperverliğine duyduğum şükranı davetlilerin huzurunda arz edemeden ayrılmanın üzüntüsü oldu; ve nihayet birkaç gün içinde Vakfın çok sayın Başkanı Mehmet A. Başman’a şu mektubu göndererek biraz olsun teselli bulabildim:

            “Sayın Başkan,
            Sevda-Cenap And Müzik Vakfı teklifiyle, 1989 Altın Onur Madalyası’nın sahibi kılınmam yolunda, Ankara’daki Hilton Otelinde düzenlenen törende, tensip buyrulan Altın Madalya’nın, Sayın Cumhurbaşkanımızın iltifatkâr sözleriyle bana verilmek lutfunda bulunulmuş olmasına ne derecede mütehassis olduğumu tarif edemem.
            Başta zat-ı âliniz olmak üzere, Yönetim Kuruluna ve Danışma Kurulu sayın üyelerine, bu konuda oybirliğiyle almış oldukları karardan dolayı, gönülden şükranımı arz ederim. Ve Devlet Opera ve Balesi artistlerine, bu tören karşısında gerçekleştirilmiş bulunan başarılı ve iftihar verici konserden dolayı, kendilerine selam ve teşekkürlerimin duyurulmasına da müsaadenizi rica ederim.
            Sayın Cumhurbaşkanımızın iltifatkâr sözlerini takiben, gerek kendilerine, gerek Sevda-Cevap And Müzik Vakfı’na teşekkürlerimi arz edeceğim anda, Cumhurbaşkanımızın otelden ayrılacakları haberinin yüksek sesle ansızın duyurulmasıyla birlikte foto muhabirlerinin ve davetlilerin salonu süratle terk etmeleri karşısında, kendilerine ve Vakfa şükran ifademi arz edememem beni son derece üzdü. Bu itibarla Vakfa şükranımı bu mektubumla olsun arz etmiş olmanın hoşgörü ile karşılanacağı umudu bana teselli olacaktır.
            Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’na, izaz, ikram ve her şey için teşekkürlerimi arz ederken, gönülden selam, saygı ve sevgilerimi sunarım, Vakfın Başkanı çok sayın Mehmet A. Başman.
                                                                                  Prof. H.c. Cevad M. ALTAR”

            Şurasına eminim ki, sadece sanatta ve özellikle müzik sanatında gerçekten var olan tüm güzellikler, ancak ve ancak herhangi bir yarara konu olmayan, yani ön planda menfaatten tümüyle uzak olan yaratılarda var olan güzelliklerdir. Ve insandan insana yönelen gerçek sevgi ile sanata yönelen sevgi, gene de tek bir sevgi olmanın niteliğini taşımaktadır. Onun için -gerçek hayat bir yana- mitolojiler bile, “İnsana gerçek sevgi ile yönelirsen, sevilirsin!” diyor.  Nitekim insanın öz sanata aynı sevgi ile yönelmesi, sanatın da aynı sevgiyle insana yönelmesine yol açıyor ve sanatın bu sevgisi gerçek yaratıcılığa yardımcı oluyor! İşte bu nokta, Ege’deki antik kültürün, yani Rodos adasıyla ilgili mitolojik kültürün başlıca üyelerinden biri olan, cehennemin, cinlerin ve büyücülerin tanrıçası Hekaton’un şu eşsiz önerisini ister istemez hatırlatıyor; ve Hekaton şöyle diyor:

            “Ben sana, hiçbir ilaca, hiçbir şifalı ota lüzum kalmadan,
            veya herhangi bir büyücü kadının yardımına başvurmadan elde edilen
            bir aşk iksirinin sırrını gizlice söyleyebilirim:
            Eğer sevilmek istiyorsan, sev!”

            Ne var ki, ünlü psikolog Wilhelm Wundt (1832-1920), mitolojilerin bile bir bakıma gerçekleri yansıttıkları görüşü üstünde önemle durmaktadır ve mitolojileri gene de insanoğlunun oluşturduğu “aperception”lar, yani hayalin bir bakıma gerçek olarak da benimsenmelerini mümkün kılan “algı=idrak” türleri olarak nitelemektedir. Onun için Rodos’un büyücüler tanrıçası Hekaton’un da sevgiye yönelik uyarısında haklı olduğu muhakkaktır.

            Bana tevcih buyrulan Onur Madalyası ve Onur Beratı hakkındaki düşüncelerimi açıklama yolunda biraz fazla açıldımsa mazur görülmemi rica ederim; ve bu davranışımın hocalığın bir zaafı olarak hoş görüleceğine eminim.

            Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’na, beni bu yazımla da dinlemek lutfunda bulunacaklarına emin olarak gönülden selam, saygı ve teşekkürlerimi arz ederim, çok sayın Başkanım Mehmet A. Başman.

 

(Gayrettepe, 21 Ağustos 1990)