Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

MÜZİK RAPORLARI

Prof. Dr. Joseph Marx’ın İstanbul Valiliğine verdiği raporun hülâsası [özeti]:

(Ünlü Avusturyalı besteci ve müzik eleştirmeni Joseph Marx (1882-1964), Graz üniversitesinde felsefe, sanat tarihi ve müzik eğitimi gördü. Atatürk’ün daveti üzerine 1932 yılında Türkiye’ye gelerek Türkiye’deki müzik reformunu düzenleme çalışmalarına katıldı.)

  1. (İyi millî musiki ile iştigalin) ruhî, ahlâkî, iktisadî ve millî hudutlar haricinde yaptığı propaganda tesirleri.
  2. Türkiye şu sebeplerden dolayı ilerde bir musiki memleketi olarak büyük bir rol oynamaya namzettir [adaydır]:
    • A- Türkler karakteristik bir halk ve sanat musikisine maliktirler [sahiptirler].
    • B- Türk halkının musiki tahallükü [isteği] vardır.
    • C- Avrupa’da okuyan Türk bestekârları kayda şayan [ilgi çekici] eserler vücude getirmişlerdir.
    • D- Türk musikisi haricî tesirlerden azade [uzak] kalmıştır. Fakat çok seslilikten de mahrum bırakılmıştır.
      • (Musikisini ilerletmek tasavvurunda bulunan bir Hükümet
      • evvela kendine şu suali sormalıdır: Semeredar [verimli] neticeye
        götürecek yollar hangisidir?)

Bir memlekette musikiyi teşvik için iki ana yol vardır:

  1. Musikiyi himaye ve teşvik eden kanunlar, talimatnameler, emirler [çıkarmak]
  2. Musiki müesseseleri tesis etmek

Hülâsatan [kısaca] şu tekliflerde bulunuyorum

Musiki hocaları (resmî, hususî) faaliyetlerini Belediye dairesine ihbar ve tahsil vesikalarını ibraz edeceklerdir.

Kifayetsiz [yetersiz] hocalar ya tedrisattan men [ders vermeleri yasaklanacak] veya faaliyetleri tahdit edilecektir [sınırlanacaktır]. Fena hocalardan kurtulan talebe konservatuara koşacaktır.

Musiki muallimi [öğretmeni] meslekî vasıfları yanında pedagojik evsafı da haiz [niteliklere de sahip] olmalıdır.

Orta mekteplerde musiki tedrisatı [öğretimi] genişletilmeli ve ciddileştirilmelidir

Belki Vali şehir meclisinde selâhiyettar [yetkili] kimselerden ve Maarif Vekâletinin [Millî Eğitim Bakanlığının] bir murahhasından [delegesinden] ve Konservatuvardan seçilmiş hocalardan mürekkep [oluşan] bir komisyonda bu işleri teferruatiyle [ayrıntılarıyla] tesbit [saptama] ve bir talimatla inkişafını [gelişmesini] temin lüzumunu hissedeceklerdir.

Propaganda

İstanbul şehri coğrafi vaziyeti itibariyle çok müsait bir mevkide bulunuyor. Şarktan garba [doğudan batıya] geçit vermesi, her taraftan istifade ederek [yararlanarak] fevkalade inkişafa [gelişmeye] sebep olabilir, bilhassa musiki cihetinden [yönünden]. Türk musikisi işlenmeye çok müsaittir. Bugüne kadar şayanı hayret [şaşılacak] derecede çok az iş yapılmıştır. Garp musikisiyle Türk musikisinin millî vasfını yok etmek çok hatalı olur. Milliyet olmadıkça büyük sanat yoktur. Vatan toprağına, vatan elhanına [ezgilerine] rabıta [bağlılık] mutlak lazımdır. Yoksa güzel sanat kıymetsiz ve kansız bir sanat haline düşer. İstanbul’dan geçen artistlerin “Halk alâkadar olmuyor” gibi şikâyetleri biraz da mucibi memnuniyettir [sevindiricidir]. Bu İstanbul’un tamamiyle Avrupalılaşmadığını, kendi hususi sanatını kaybetmediğini ispat eder. Millî hususiyete zarar vermemek şartiyle Avrupa musiki tekniğini halka mal ederek bir musiki propagandası yapılmalıdır. Millî musikilerini Avrupa sanatlarına ilhak etmek [katmak] millî Türk musikişinaslarının [müzisyenlerinin] işidir. Bu gayenin istihsali [gerçekleşmesi] için Konservatuvarı ona göre ıslah etmek lazımdır.

Konservatuvarın faydaları

İyi musiki propagandacısıdır. Halkı terbiye eder, sanat alâkasını [ilgisini] çoğaltır, halk arasına musiki idealistlerini sokar. İstidatların [yeteneklerin] keşif ve inkişafına [gelişmesine] sebep olur.

Orkestra: faydaları

Konservatuvar binasında bir de tiyatro yapılmalı.

Ciddi musiki müesseselerinin vergileri indirilmeli

Sesli sinema ve barlara küçük bir vergi koyarak ciddi musiki ile iştigal eden [uğraşan] müesseselere varidat [gelir] bulmalı.

Yeni inkişafa [gelişmeye] başlamış bir memleket için çok tehlikeli olan dans musikisinin revaç bulduğu yerlere büyük vergi koymak yerinde bir tedbir olur. Böyle mahallerin yeniden açılmasında dikkatli hareket etmek lazımdır.

Musiki faaliyetlerini mükâfatlandırmalıdır [ödüllendirmelidir].

Hocalara unvan verilmeli, layık bir muallim icabında profesör unvanını almalıdır.

Musiki içtimalarına [toplantılarına] gazetecileri de davet etmeli.

Radyoya fazla kıymet ve ehemmiyet vermelidir.

Bugünkü Konservatuar binası genişletilmelidir. Tiyatro dersi konulmalıdır. (Bu dersin hocalığına, liyakati İstanbul’da temsil ettirdiği operetlerden anlaşılan Rejisör Ertuğrul Muhsin getirilmelidir.) Ritmik ve dans dersleri konulmalı, erkekler için erkek bir teganni [şan] hocası tayin edilmelidir.

Musiki tarihi ve Türk musikisi için Hasan Ferid’i teklif ediyorum. (Türk musikisinin tarihi, tekniği ve hususiyeti dersine devam eden talebe imtihana girmeyecek, fakat devam ettiklerini muallimin imzasıyla ispat etmeğe mecbur tutulacaklardır.)

Konservatuar

(Her devlet, her hükümet, her teşkilat mevcut şeraite [şartlara] tetabuk etmelidir [uymalıdır].) Avrupa zihniyetiyle ve bütün dersleriyle bir konservatuar tesisi [kurulması] pek hatalı olur.

(Mektebin heyeti umumiyesi [bütünü] mahdut [sınırlı sayıdaki] yüksek istidatlar [yetenekler] için değil, adedi çok olan orta derecede istidatlara göre tensik edilecektir [düzenlenecektir].) Bunun içindir ki Avrupa musikisinin en yüksek faaliyet sahasını talebeden hemen isteyemeyiz.

İstanbul’da opera yoktur, muntazam konser veren orkestra yoktur, solist celbeden [getirten] acenta yoktur. Bu sebeplerden dolayı İstanbul konservatuarı bu eksikleri mümkün mertebe tamamlamalıdır.

(İstanbul Konservatuarı eski Türk musikisini, halkın hususiyetlerini kaybettirmeyecek derecede ve yeni Türk sanatında muhafaza edebilecek derecede kale [dikkate] almaya mecburdur.)

Her millet halk sanatına en sıkı rabıtalarla [bağlarla] bağlıdır. İstanbul’da Avrupa numunesine [örneğine] göre Konservatuar yapmak, memleket musikisini tecahül [bilmezlikten gelmek] ve ihmal etmek büyük hatadır. Musiki bir milletin ruhunun lisanıdır. Onun içindir ki Türkün musiki terbiyesini sırf Avrupai olarak tesis etmek tehlikelidir.

Müessesenin başında sanat müdürü değil, bir idare adamı vardır. Musikişinas [müzisyen] bir müdür gelinceye kadar ilmî işler için muallimlerden mürekkep [öğretmenlerden oluşan] bir müşavir heyete [danışma kuruluna] ihtiyaç vardır.

Muallimler arasında mertebe [paye] farkı olmalıdır. Avrupa’da yüksek tahsil yapmış veya memleketten otoritesini tasdik ettirmiş bir muallim ile bu şeraiti haiz [şartlara sahip] olmayan diğer bir muallim bir tutulmamalıdır. Ders saatleri ve maaşlarda fark bulunmalıdır.

Hocalar günde dört saatten fazla ders okutmamalıdırlar.

Avrupa müesseselerinde tatbiki kabil [uygulanması mümkün] olan şeyler burada da yapılmalıdır.

Esas derslerle yardımcı dersler birbirinden ayrılmalıdır.

Talebeye fena şekilde yüksek eserler çaldırmaya çalışmaktansa, orta derecede eserleri iyi çaldırmaya gayret etmelidir.

Hocalar sazda ve tegannide [çalgıda ve şarkıda] bir parçayı evvela kendileri çalmalı ve söylemelidirler.

İki üç haftada bir hocalar ve talebeler tarafından konserler verilmelidir. Bu konserleri daha büyük bir mektep salonunda vermeli ve talebe velilerini davet etmelidir.

Sene sonunda konserlerin programını Belediyeye tasdik ettirmelidir. Bununla hangi hocanın talebesini umuma daha çok arz ettiği anlaşılacaktır.

Ders müfredatı [öğretim planı]

Ders müfredatını muallimler yapacaktır.

Tahsil devreleri:

  1. Başlangıç
  2. Tekemmül [olgunlaşma]
    1. Ders müfretarını ve hudutlarını müşavir heyet tayin edecektir.
    2. Talebe bir sınıfta kalabilir veya bir sene atlayabilir.

İmtihanlar [sınavlar]:

  1. Mektebe girerken
  2. Girdikten iki sene sonra
  3. Girdikten iki sene sonra
  4. Tekemmül devresine giriş
  5. Kontrol
  6. Çıkış
  7. Sınıf atlama imtihanı

Konservatuar müdürünün vazifesi ………………
Konservatuar kâtibinin vazifesi …………………
Müşavir Heyetin vazifesi ………………………..
(Müşavir Heyetin azası [üyeleri] Vali tarafından tayin edilir, müddeti bir senedir.)
Muallimler iki zümredir [gruptur]: 1) Başlangıç devresi muallimleri, 2) Tekemmül devresi muallimleri
Diğer bir tasnif: 1) Yarım meşgul muallimler, 2) Tam meşgul muallimler

Her muallim ayda en az bir konser verecektir. Keza talebe dahi.
Talebe haftada en az iki gün mektebe devam edecektir.
Ders esnasında muallimin sigara içmesi yasaktır.

İmtihan komisyonu azaları: 1- Esas ders hocası, 2- O şubede tekemmül devresi hocaları.

Nazariyat [teori] talebesi piyano, tarih dersleri, saz talebesi nazariyat, tarih, piyano dersleri görürler.

Kütüphane tesisi lazımdır.

Her talebe haftada en az kırk dakika ders görmelidir.

Hocaların ücretleri, ders planları müşavir heyetin muvafakatiyle [onayıyla] tayin ve tesbit olunur.

Talebe yardımcı derslerden de imtihan verecektir. (Piyano, oda musikisi, yaylı sazlar ansambli)

Şehir Bandosu ………….
Yaylı sazlar orkestrası ………………

Yüksek evsafı haiz [nitelikte] bir muallim ilk devrede de ders verse yine yüksek addedilip ona göre para almalıdır.

Kontrol imtihanında talebe hem etüt hem parça çalacaktır.