“Radyo” dergisi
Sayı: 36
15 İkinciteşrin [Kasım] 1944
Sovyet İhtilalinin 27’nci yıldönümü münasebetiyle Ankara Radyosu 7 Sonteşrin [Kasım] neşriyatında [yayınında] Türk ve Rus müziğinden seçilen eserlerle hususi bir yayın yapmıştır.
Aşağıda Cevat Memduh Altar’ın geçmişteki Rus müziğine dair yazdığı bir makaleyi sütunlarımıza geçiriyoruz:
Geçen asrın romantik havası içinde en evvel millî sesle konuşan müzik sanatkârlarının Ruslar olduğuna şüphe edilemez. 19. asrın başlarında garbin [Batının] her yerine sirayet eden [bulaşan] Romantizm, müzik sanatında milletlerarası bir yaratma şuuruna dayanırken, yabancı tesirlerden süratle kurtulan Rus zevki, en ziyade halkla kaynaşmış ve halk içinde kendini mesut hissetmişti. Bineanaleyh Rus müziği az zamanda dünya konser salonlarına hayranlıkla kabul edildi ve bu hal Orta Avrupa’da diğer millî müziklerin doğumuna da vesile oldu. Bundan dolayı 19. asır, sırf genç Ruslardan mülhem [esinlenen] “millî ekoller” asrıydı.
1871 senesinden beri Slav dünyasında husule gelen siyasi inkişaf [gelişme], her sahada olduğu gibi müzik sahasında da millî bir sanat tipinin doğumunu intaç etti [getirdi]. Hattâ 19. asrın başından beri Slav milletleri arasında görülen müteakip müzik inkılaplarına yalnız rehber oldu.
Rus müziğinin tarihteki vaziyetine gelince: 6. asır Bizans müverrihlerinin [tarihçilerinin] Slav halk müziğinden hayretle bahsetmelerine mukabil, 19. asırda Prens Büyük Vladimir tarafından Bizans kilisesinden alınan litürjik müzik, kilise dışındaki millî musikinin inkişafına şiddetle mani olmuş ve Çarlar tarafından uzun müddet –günah telakki edilerek– insafsızca takibe maruz kalan halk musikisi, evvela Büyük Petro zamanında takipten kurtulabilmişti.
Diğer taraftan II. Katerina zamanında Rus sarayını istila eden İtalyan operası, Rus aristokrasisinin müzik zevkini tatmin etmekle beraber, halk musikisine hiçbir şey vermedi. Hele 19. asır başlarında bütün sanat âlemine müessir [etkili] olan Orta Avrupa Romantizmi, -büyük Rus şehirlerini sık sık ziyaret eden yabancı konsertistler vasıtasıyla- musiki heveskârlarını da tesiri altına almış ve bu hal tehlikeli bir müzik taklitçiliğinin doğumunu kolaylaştırmıştı. Bu kozmopolit vaziyete bir nihayet verilmesi lazım geldiğini evvela bestekâr Mihail İvanoviç Glinka sezdi. Rus cemiyetinin muhtaç olduğu müstakbel millî sanatı yaratmak için, her şeyden evvel halk müziğinin primitif kaynaklarına gidilmesini zaruri bulan Glinka, yorucu çalışmalardan sonra halk melodisiyle litürjik Rus müziğinin pek bariz olan hususiyetlerinden mülhem, millî bir sanat musikisi tipi bulmaya muvaffak oldu. Acaba Glinka tarafından bulunan bu orijinal tip, nasıl bir sanat bünyesine malikti? Bütün müzik ibdalarının [eserlerinin] evvelemirde total bir bünye içinde mütalâa edilmeleri esas olduğuna göre, Glinka sistemi, her şeyden evvel eski Rus kilise gamları üzerine kurulan, nevi şahsına münhasır [kendine özgü] bir armoni ile, sansibl notunu ihtiva etmeyen bir melodiden ve nihayet serbest ve gayrı muntazam bir ritimden doğan millî hususiyetleri ihtiva ediyordu [içeriyordu].
Rusya’da 19. asrın ilk yarısı içinde elde edilen bu mühim netice, modern Rus müziğinin banisi [kurucusu] olan Glinka’yı takip eden sanatkârlara mühim vazifeler tahmil etmişti [yüklemişti]. Nitekim Glinka sanatını tevarüs eden [miras olarak alan] Borodin, Cesar Cui, Mily Balakirev, Mussorgsky, Çaykovski, Rimsky-Korsakov gibi üstatlar elinde en son kemale ulaşan millî Rus musikisi, evvela Glinka tarafından vazedilen stil prensibinin hakiki muhassalasından [sonucundan] başka bir şey değildi. Bu sanatkârların daha ziyade serbest ve kromatik bir tonaliteye istinat eden [dayanan] eserlerine, parlak bir virtüozite ile hassas ve ateşli melodiler hakim oldu. Diğer taraftan bütün bu eserlerle, müzik edebiyatında yepyeni bir armoni âlemi açılmıştı. Şayanı hayrettir ki, hayatlarını millî Rus müziğinin inkişafına hasreden bu büyük üstatların hiçbiri de meslekten musikişinas değildir.
Millî Rus bestekârları, garpte mevcut olan muhtelif müzik formlarının hemen hepsini, kendi musikilerinin hususi bünyesine aynen tatbik ettiler. Bu meyanda vücuda gelen piyano ve oda müziği ile senfonik eserler ve programlı müzik parçaları, garbın en mühim konser salonlarında hayret ve takdirle dinleniyor ve yeni Rus operaları, beynelmilel opera repertuvarına mühim unsurlar kazandırıyordu. Bu muhtelif tip müzik nevileri arasında, tamamiyle Rus sanatkârlarına has olan senfoniler, kendilerini Orta Avrupa senfonilerinden pek bariz olan hususiyetleriyle tefrik ettirdiler. Nitekim empresyonist ressamlığın parlak peyzajlarına benzeyen bu kompozisyonlarda, birçok renkli halk sahneleri birbirini takip etmekte ve bu mütevali [sürekli] değişiklik, garp senfonilerinde olduğu gibi, bir müddet sonra girilmesi zaruri olan bir finali ihsas etmemekteydi. Binaenaleyh bu musiki, saf ve samimi muhteviyatıyla [içeriğiyle], Rus halkının ruhunda yaşayan sonsuz bir raks [dans] mevcudiyetinin tezahüründen [ortaya çıkmasından] başka bir şey değildi. Bundan dolayıdır ki, bütün bu eserlerde, her şeyden evvel insanı bir emri vaki [oldu bitti] halinde şaşırtan, daimi bir ritim değişikliği nazara çarpar. Bineanaleyh Slavlarda daha aile ocağında başlayan ateşli bir ritim terbiyesinin her türlü tezahürüne bu eserlerde sık sık tesadüf etmek mümkündür.
Çaykovski de aynı atmosfer içinde yetişmiş bir sanatkârdır. Eserleri üzerinde bir hayli dedikodu ve münakaşa yapılan bu harikulade kabiliyetin, şahsiyeti hakkında öteden beri muhtelif tenkit ve mülahazalara tesadüf edilmektedir. Nitekim millî Rus musikisinin devamlı inkişafını yalnız Borodin, Cui, Balakirev, Mussorgsky, Korsakov gibi beş sanatkâra mal eden bir tenkit mevcut olduğu gibi, Rus musikisindeki millî orijinaliteyi yalız Çaykovski sanatında arayan mukabil bir tenkit de vardır. Meşhur İngiliz bestekârlarından Grill Scott, millî Rus musikisi hakkındaki bir yazısında, “Bir milletin musikisi pek orijinal değilse, o musiki, insanı diğer milletlerin musikisine bağlayan egzotik bir muhabbeti de mahveder” demekte ve bu egzotik muhabbeti millî Rus musikisinin yegâne mümessili olarak tanıdığı Çaykovski sanatına karşı ibraz etmektedir [göstermektedir].
Garp münekkitleri [Batılı eleştirmenler] tarafından başka başka tefsirlere [yorumlara] maruz kalan Çaykovski şahsiyeti, ne şekilde mülahaza edilirse edilsin [görülürse görülsün], bestekârın bilhassa enstrümantal müzik sahasındaki harikulade kabiliyetini tasdik eden umumi hüküm her zaman için mevcuttur. Hattâ bu hükme göre, sanatkâra yalnız Rus bestekârları arasında değil, 19. asrın Orta Avrupa Romantik bestekârları arasında da mühim bir mevki verilmesi zaruridir. Binaenaleyh Çaykovski musikisindeki kuvvetli lirizm, millî Rus edebiyatına olduğu kadar, 19. asır Romantizmine de mühim eserler kazandırmıştır.