“Hız” gazetesi
Ankara
10.6.1931
Cevad Memduh
Millî sanatların beşeri sanatı istihdaf ettiği [hedef aldığı] bir devirde, asırlardan beri uyuyan öz nağmemizi hâlâ uyandıramadık. Acaba böyle bir şeye ihtiyacımız mı yok? desem, koskoca beşer folkloru elinden kurtulmak müşkül! Maamafih birkaç senedir İstanbul Konservatuvarı ve Halk Bilgisi Derneği hayırlı bir teşebbüsle, ana vatanımızın muhtelif nağmelerini toplamıştı. Bu faaliyetin başlangıcı heyecanlı, neticesi ise her zamanki gibi sükûtla geçti. Gönül isterdi ki, bu millî vazifede daha salahiyettar makamlardan da müzaheret [yardım] görülsün. Garp [Batı] milletlerinin folklor faaliyetinde resmî makamların maddi ve manevi yardımları inkâr edilemez. Ancak bu sayede günün birinde bir Alman musikisi cihanşümul [dünya çapında] bir varlık göstermiş ve bu suretle beşer sanat tarihinde mühim bir mevki elde etmiştir.
Bu hususta Ruslar ve Çekler de bizim için kuvvetli birer misal teşkil eder. 1820 tarihlerine kadar millî musikide mühim bir mevcudiyet gösteremeyen Ruslar, o zaman dünya ton sanatının merkezi olan Almanya ile fazla temas etmişler ve Alman sanatkârlarına kapılarını açmışlardı. Bu temastan sonra yetişen ve musiki tarihinde “Beşler” diye anılan beş Rus reformatörü, millî musikiyi yenileştirerek Rus ton edebiyatının temellerini attılar. Bugün dünya salonlarında bile büyük bir mevki kazanmış millî Rus musikisi vardır. Almanlar bile 18 ve 19. asırlarda en son noktaya yükselen musiki edebiyatlarını, bidayette [başlangıçta] sanatın beşiği olan İtalya ile sıkı temaslarına medyundurlar [borçludurlar].
O halde millî sanatta, bütün milletlerin tabi olduğu tedrici [kademeli] bir tekâmüle riayet etmek [gelişime uymak] ve bizim musikimizden daha esaslı bir musikiye kapıları açmak lazımdır. Bunun bugün için en büyük faydası, kulağı ve hissi iyiye alıştırmak ve millî bir sanata olan ihtiyacı uyandırmaktır. Hattâ son zamanlarda komşumuz Bulgaristan’ın musiki tekâmülü bile, bizce tetkike değer mühim bir hadisedir. Bu hususta Mahmut Ragıp Bey’in Musiki mecmuasında intişar eden kıymetli yazılarını muhterem karilere [okurlara] bilhassa tavsiye ederiz.
Büyük milletlerin inkılap tarihlerinde musikinin oynadığı rolü tetkik edersek, bu sahada ne kadar titiz davranılsa gene az olduğunu derhal anlarız. Bence tahsil görmüş münevver [aydın] Türk musikişinasları [müzisyenleri], müstakbel musiki edebiyatımızın temel taşı olacak olan öz Anadolu motiflerini aramaya başlamalıdırlar. Bu hususta Garp, bu millî vazifede tesadüf edeceğimiz teknik müşkülleri halledecek bir hocamızdır.
Bütün bu dertlerden başka, mühim olduğu kadar ihmal edilen millî marş meselesine gelince: Biz bu meselenin de hüsnüniyetle başlayan ciddi bir sanat seferberliğinin akabinde [ardından] halledileceğine eminiz. Bugünkü vaziyete göre, millî marşsızlık karşısında gösterilen lâkaydiye [kayıtsızlığa] hayret etmemelidir. Geçenlerde Avrupa gazetelerinin birinde, İsviçre hükümetinin, eskiden beri kullanılan millî marşı bugünün İsviçresi için kâfi görmediğini ve bugün İsviçre milletlerini bir araya toplayabilecek, millî varlığı hakkıyla temsil edebilecek bir marş besteletmek için memleketin bütün musikişinas ve şairlerini bu vazifeye davet ettiğini okuduğum zaman, millî sanatlar hakkındaki kanaatim bir kat daha kuvvetlendi.
O halde yapılacak iş, evvel emirde millî bir musiki tarihi yazmak, yerli motifleri toplamak ve onları musiki müesseselerimizde cihan [dünya] musiki tarihi meyanında okutmaktır. Aksi takdirde bugünkü sanat meşgalemize kozmopolit bir mukallitlikten [taklitçilikten] başka bir şey denemez.