Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

ANILAR

Bu belgeyi Word Dökümanı Olarak İndirebilirsiniz!

“Devlet Operası” Dergisi için:
6.1.1972

 

“KONSOLOS” OPERASI
20 YIL ÖNCE ANKARA’DA

Cevad Memduh Altar

            Ünlü İtalyan bestecisi Gian Carlo Menotti’nin “Konsolos” operası Ankara’da oynanalı 20 yıl oldu (Aralık 1952). O tarihlerde Aydın Gün, hem formunda bir opera artisti (tenor), hem de gelecek vadeden bir rejisör olarak Devlet Tiyatrosu çalışmalarına katkıda bulunuyordu. Aydın Gün, çocukluk çağından henüz çıkmak üzere olan operamıza, olağanüstü bir sanat olayını kazandırabilmenin kaygusuna düşmüştü ve yeni bir şey yapabilmenin heyecanı içinde idi.

            Hiç unutmam, günlerden bir gün, Aydın’ın her zamanki sakin ve yumuşak davranışında bir hareket sezmiştim. Aydın’da ender gördüğüm bu heyecanın özlü bir anlamı vardı; nitekim bana Konsolos’u sahneye koymayı teklif etti. Rejisörün bu önerisi önce beni derin derin düşündürdü. Her halde teklifi, operamızın yaşıyla başıyla pek bağdaştıramamış olacaktım. Sonra da sevindim; çünkü o tarihlerde henüz 11 yaşına ayak basmış olan operamız, ilk kez klasik geleneğin dışına taşabilme çabasını göze alacak ve çağdaş bir eseri değerlendirebilmenin zevkine varacaktı.

            Hemen kolları sıvadık ve eserin müzik üzerinde prozodik işleyişiyle güzel Türkçemize de kazandırılması işini, kıymetli bestecimiz Necil Kâzım Akses’ten rica ettik. Fakat beni gizli gizli düşündüren bir başka neden daha vardı ki, bunun çözümlenmesi hem biraz güç, hem de biraz zamana bağlı idi. Bestecisi öleli elli yılı aşmış eserler için edebî mülkiyet hakkı (copyright) ödemek söz konusu değildi. Halbuki Menotti gibi, o tarihlerde 40. yaşlarını arkaya atmış bulunan bestecilerin kendileriyle ya da eserlerini yayınlayan basımevleri ile yazılı anlaşmaya varmak, kontrat teati etmek ve telif hakkı, nota kira bedeli gibi paraları kısmen peşin olarak ödemek gerekiyordu. Malî gücümüz bu formaliteleri gereği gibi karşılamaya müsait değildi. Öte yandan Devlet Operasının telif hakkı ödemeyen korsan bir sahne olarak çalışması da düşünülemezdi. Esasen bu formaliteler tamamlanmadan nota malzemesini tedarik edebilmeye imkân yoktu.

            Durumu hiç çekinmeden Menotti’ye yazdım. Devlet Tiyatrosunun, kazanç amacı gütmeyen bir eğitim kurulu olduğunu, salonun yedi yüz kişi kadar aldığını ve biletlerin sembolik denilecek ucuzlukta verildiğini, dilim döndüğü kadar ona anlatmaya çalıştım. Kısa bir süre sonra büyük besteciden aldığım cevap beni çok sevindirdi ve Menotti’nin dillere destan olan tevazuuna büsbütün inandım. Menotti bu mektupta HİÇ üzülmememizi, Türk operası için her türlü kolaylığı göstermesini New York’taki Nota Yayımevine bildirdiğini, ancak milletlerarası nitelikteki copyright anlaşması uyarınca hukukî bir anlaşmaya varılması zorunluluğundan ötürü, Türk Devlet Operasına özel bir telif hakkı ödeme kolaylığı gösterileceğini yazıyordu. Aklımda kaldığına göre, New York’taki Basımevine, beher oyun için sadece 10 dolar gibi küçücük bir para ödemiştik ve o zaman buna herkes şaşmıştı. Menotti’ye candan teşekkür ettim.

            Bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Akses’in adaptasyon çeviri metni, sanki orijinal libretto gibiydi. Aydın, 1952 yılının Aralık ayında, Konsolos’un 1. Türkiye oyununu, Ankara’da Devlet Operası sahnesinde, hepimize gurur ve iftihar vesilesi olacak nitelikteki bir başarıyla uyguladı. 11. yaşını henüz arkaya atmış bir opera kuruluşunun genç ve taze yapısı içinde, modern bir eser olan Konsolos operasına can ve ruh vermede, genç ve heyecanlı artistlerimizin geniş ölçüde katkısı olmuştu. O günün heyecanını, hepimize kıvanç veren disiplinli havasını ömrüm boyunca unutmama imkân yok.

            Konsolos operasının 20 yıl önceki ilk Türkiye temsilinde, sahne ile ilgili olarak görevlendirilmiş değerli sanatçılarımız ile yöneticilerimiz, aşağıdaki dağıtım listesinde gösterilmiştir:

Sahneye koyan:                                                         Orkestra şefi:
Aydın Gün                                                                Helmuth Fellmer

Dekor:                                                                       Sahne teknik şefi:
Tarık Levendoğlu                                                      Alberto Milano

                                               Şahıslar:

            John Sorel……………………………………Ali Köpük – Nevzat Karatekin
            Magda Sorel…………………………………Belkıs Aran – Leyla Gencer - Ayhan Aydan – Mukadder Girginkoç
            Anne……………………………………….. Necdet Demir – Hikmet Sesar – Neriman Esi
            Polis……………………………………….. Hilmi Girginkoç – Rıfkı Ar – Selim Ünokur
            Kâtibe……………………………………..  Mesude Çağlayan – Meserret Hürol
            Mr. Kofner………………………………..  Ayhan Baran – Selim Ünokur
            Yabancı kadın…………………………….  Rabia Çubukçu – Şükran Sülüner – Nimet Akalın
            Anna Gomez……………………………… Vasfiye Baransel – Şadan Candar
            Vera Boronel……………………………… Neriman San – Behire Özozan
            Hokkabaz…………………………………. Esat Tamer – Nuri Turkan – Azmi Örses
            Assam…………………………………….. Fikret Kutnay – Muzaffer Gürgüneş
            Plaktaki ses………………………………..  Saime Kentmen – Behire Özozan

            Kondüit:                                                                    Işık:
            Rauf Erbay                                                                Feridun Sülüner

                        Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası refakat etmektedir.

            Gian Carlo Menotti, 7 Temmuz 1911’de kuzey İtalya’da Cadegliano’da doğmuş ve İkinci Dünya Savaşından çok önce, ailesiyle birlikte Birleşik Amerika’ya yerleşmiştir. Küçük Carlo’ya Milano Konservatuvarında gösterilen yakın ilginin şımarıklığa dönüşme eğilimi göstermesi, aileyi ciddi düşündürmüş olacak ki, baba ve ana, Carlo için kesin karar vermek zorunda kalmıştır. Aile, çocuğu Milano’dan Philadelphia’ya götürüp, ünlü müzik hocası Rosario Scalero’ya öğrenci yapmıştır. O gün bu gün Amerika’da yerleşmş olan Menotti, İtalyan tabiiyetinde kalmış ve tıpkı büyük şef Toscanini gibi, vatanının acı kaderini yakından kollayıp, İkinci Dünya Savaşının feci sahnelerini sanatıyla dile getirmeyi insanlık görevi olarak benimsemiştir ve Konsolos operası bu yolda bir etkenin eseri olarak meydana gelmiştir. Menotti’nin yazmış olduğu operalar arasında yalnız Medyum (1946), Telefon (1947) ve Konsolos (1950) adlı eserler, kendisine dünya çapında ün sağlamaya yetmiştir.

            Gian Carlo Menotti’nin Konsolos operasını, müziksel dramatizasyon açısından herhangi bir sınıfa sokabilme düşüncesine gelince: Konsolos operasını, İkinci Dünya Savaşının o zamana kadar görülmemiş nitelikteki trajik realizminden etkilenmiş bir tür “Yeni Verismo” olarak yorumlamak pekâlâ mümkündür. Çünkü İtalyan operası, Rossini’den sonra Romantizme yüz çevirmiş, hele ustalar ustası Verdi’nin elinde sadece insanı her yönü ile değerlendirmeyi öngörmüştür. 19. yüzyılda, İtalyan Verismo’su bestecileri, örneğin Leoncavallo, Mascagni ve Puccini gibi sanatçılar, küçük çevrelerin realist olaylarına yönelmeyi görev bilmişlerdir. Onun içindir ki, bu görüşe bağlı olanlara Gerçekçiler denmiştir.

            Menotti de, İkinci Dünya Savaşından önceki Verismo’yu benimsemekle birlikte, savaşın insanları kitle halinde yok eden korkunç realizminin, yani baskı psikolojisinin tüyler ürpertici sonuçlarını sanatıyla dile getirmiştir.  Bundan dolayı, insanın insana yöneltmekte tereddüt etmediği böylesine dogmatik davranışları, opera edebiyatında “Yeni Verismo” adıyla nitelemenin hata sayılmayacağı kanısındayım; çünkü Cavalleria Rusticana’da, Tosca’da, Madam Butterfly’da, Palyaço’da da, insan karakterinden gelen ruhsal yaşantıların, küçük ve sınırlı ortamlardaki gerçekçi sonuçları işlenmiştir. 19. yüzyılın Verismo dönemi içinde, kitleleri yok eden dünya savaşları, dogma rejimlerinin baskı metodları türünden mahvedici olayların insanlığa dehşet verici sonuçlarını kimse hatırına getirmiyordu. Halbuki Menotti, memleketini ve insanlığı candan seven bir sanatçı olarak, İkinci Dünya Savaşının acıklı günlerini birlikte yaşamış, sanatını ister istemez küçük çevrelerin karakter oyunlarından koparıp, kitle savaşlarının patolojik neticelerini dile getirme yolunda değerlendirmiştir.

            O dönemi yaşamış yaratıcı zekâların, sanatın öteki kollarında da yaptıkları aynı şeydi. Nitekim büyük İtalyan heykelcisi Mirco Basaldella da, yukarıdan beri değindiğimiz trajik sonuçları “İkinci Dünya Savaşının meçhul siyasi mahkûmu” adlı kompozisyonuyla insanlığa unutturmamaya çalışmıştı; eserinin siyasi mahkûmu, demir parmaklıklar arkasından özlemini çektiği özgürlüğe gözlerini dikmiş bakıyordu; kim bilir İkinci Dünya Savaşındaki dogma rejimlerinin hangisi onu aşılması imkânsız parmaklıklar ardına itmişti de Mirco Basaldella gibi bir heykelci bu faciadan esinlenip eserini yaratmış ve insanlığın öteden beri alışık olduğu Meçhul Asker anıtı yanına bir de bu anıtı katmıştı. Menotti’nin Konsolos operası ile yaptığı da aynı şeydi. Bu operada da Menotti, özgürlüğe kavuşma azmiyle baskı yönetiminden kurtulmaya çalışan bir ailenin eninde sonunda yok oluşunu dile getirmişti; hattâ İkinci Dünya Savaşının ortadan büsbütün kaldırmak üzere olduğu opera sanatına, 1950 yılında bestelediği Konsolos operasıyla Menotti yeniden can vermişti.

            Çağımızın Avusturyalı ünlü opera eleştiricisi Joseph Gregor, İkinci Dünya Savaşından sonra Batının büsbütün harabe haline gelmiş olduğu dönemde bile, opera sanatına iyimserlikle değinmiştir ve Avrupa’nın restorasyonunda opera sanatının oynayacağı role olan inancını açıklamaktan geri kalmamıştır. Bununla birlikte Gregor, operanın Batının onarımında ulaşacağı aşamanın kapsamı açısından tereddüde düşmüş ve böyle bir aşamada yeni eserlerle mi, yoksa eskilerin tekrarıyla mı yetinileceği sorunlarını açıklıkla çözümlemekten kaçınmıştır. Halbuki, başta Menotti olmak üzere, savaş sonrası kuşağın bazı önemli bestecileri, Gregor’un yukarıdaki sorunlarından birincisinin, çağımızın opera hareketleri lehine gerçekleşmiş olduğunu, yeni eserlerle ispat etmişlerdir. İkinci Dünya Savaşından sonra opera literatürüne, başta Konsolos olmak üzere katılmaya devam eden eserleri gördükçe, ünlü eleştirici Joseph Gregor’un çağdaş opera yönünden iyimserliğine hak vermemeye imkân yoktur.