Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

DOSYALAR / CARL EBERT

Mektubun Türkçesi (29.12.1937)



Carl Ebert                                                                                          Lugano-Cureglia
                                                                                                          29 Aralık 1937

 

Sevgili ve değerli Müdür bey,

            Sessizliğimin nedenini tahmin etmiş olacağınızı umarım: Viyana’da ilk rejisörlüğüm öylesine zor bir görevdi ki, tüm gücümü bu noktaya yoğunlaştırmam gerekti. Dolayısıyla bir süre için dostlarımın görüş alanından kaybolmam da doğaldı. Ama daldığım sudan çıkar çıkmaz, tüm dikkatim ve ilgim yeniden Ankara’daki çalışmamıza yöneldi. Ankara’daki çalışmayı bu kez Alfred Braun sayesinde en emin ellere teslim ettiğim halde.


            Viyana’daki “Carmen” sahneleyişim bir sansasyon yarattı. Doğrusu buna ben de biraz şaşırdım, çünkü ben, düzgün ve temiz bir sahneleyişten öte bir şey amaçlamamıştım. Ama bu rejiden hem çok zevk aldım, hem de tatmin oldum. Öyle ya, tüm basın ve seyirci, yeryüzünde daha önemli bir şey yokmuşçasına, benim sahneleyişimde ortaya attığım problemler konusunda çekişip tartışıyorlar. Böyle bir durumu Ankara’daki tiyatronun günün birinde yaşamasını diliyorum: Odak noktası olmak, yaşam vermek, yeni ilgiler uyandırmak ve yeni yaratmalar için bir dürtü olmak. Bütün bunlar, özünde sıradanlığı ve uyuşukluğu taşıyan koro halindeki övgülere oranla, bence çok daha değerli! İlginizi çekerse, fotoğraf ve eleştirileri getiririm.


            Gelelim beni şimdiden mıknatıs gibi çeken Ankara’ya: Sayın Bakan hemen gelmemi istemek nezaketini göstermişler. Ancak önümüzdeki iki buçuk günlük tatilde ne yolluğumu, ne de vizemi almama olanak bulunduğuna göre, ne yazık ki 3 ya da 4 Ocaktan önce yola çıkabileceğimi sanmıyorum. Bu nedenle umarım ki Bakan beyin “hemen hareket” çağrısı bir S.O.S. sinyali değildir de yalnızca dostça bir karşılama ifadesidir!! Herr Braun’un, şimdiye kadar bana ilettiği bilgiler son derece olumlu izlenim bırakıyordu. Kendisi bu arada sizin de güveninizi kazanabildiyse ve benim, çok değerli bir eleman olduğu konusundaki yargımı gözlere de kanıtlayabildiyse, bundan büyük sevinç duyacağım.


            Eğer durum böyleyse -ki Alfred Braun’ın insan ve sanatçı olarak taşıdığı olağanüstü vasıflara bakılırsa, benim bundan kuşkum yoktur- o zaman size ivedilikle şunu öneririm: Kendisini sürekli olarak Ankara’da kalmaya ikna için elinizden gelen her şeyi yapın. Daha önce siz de bu olasılık üzerinde durmuştunuz. Ancak elbette Braun’ın İsviçre’deki sözleşmesinden vazgeçebilmesini sağlamak için, kendisine uzun süreli bir sözleşme önermek ve yan görevlerini de (Radyo) göz önüne alıp, ailesini Türkiye’ye getirtebileceği düzeyde bir ücret ödemek gerekiyor. Bu konuda verilecek karar, okulun istikrarı açısından son derece önemli olacağından, konuyu Bakan beyin onayına olumlu yönde sunmanızı önemle rica edeceğim. Bildiğim kadarıyla Herr Braun, önümüzdeki günlerde İsviçre’ye dönüp dönmeme konusunda karar vermek zorundadır ki, bu da soruna olağanüstü bir ivedilik kazandırmaktadır. Herr Braun’a gelecekte ödenecek ücret, okulun bütçesine bağlı olacağı gibi, üstleneceği görevlerin türüne ve genişliğine de bağlı olabilir. İzninizle bu konuda şu görüşümü belirtmek isterim: Okulların geçici yönetmeni ve tiyatro uzmanının vekili olarak Braun’ın üstlendiği iş ve sorumluluk, Herr Praetorius’unkinden hiç de az değildir. Kaldı ki, kendisine bağımsız uzman statüsünde, radyonun organizasyonu verilirse, görevi ve sorumluluğu çok daha geniş bir alan kapsayacaktır. Şu sırada ele almam gereken, gelecek yılın ders planları açısından da bu temel sorunun en kısa sürede çözüme kavuşması uygun olacaktır.


            Bana gelince, ne yazık ki bu defa da Ankara’da yaklaşık 6 haftadan fazla kalamayacağım. Çünkü Avusturya Devlet Tiyatrosuyla yaptığım sözleşmeye göre, Şubat sonunda Burgtheater’da Shakespeare’in “Julius Caeser”ını sahnelemem gerekiyor. Bu çalışmanın tarihini ileriye atabilmek için çok çaba harcadım. Gel gelelim, diğer bütün angajmanlarım (Viyana Devlet Operası, Floransa’da Maggio Musicale ve İngiltere’deki Mozart Festivali) bu tarihe uymamı zorunlu kılıyor.


            Son olarak sizden bir ricam daha olacak. Bu kez personel bütçesine değil, ders malzemesine ilişkin olarak. Biliyorsunuz ders malzemelerine ayrılan bütçeye elimden geldiğince az dokundum: Viyana Devlet Operasında sahnelediğim Carmen’in iki döner sahne maketini Ankara’ya getirtmek istiyorum. Devlet Operasının atölyelerinde, tahta ve kartondan yapılan bu tür küçük maketler, rejisörün çalışması ve daha sonra dekorun yapılması açısından büyük önem taşıyor. Gerçi burada kullandığımız orijinal modeller satın alınamıyor ama atölye şefi bu iki modeli 40.-TL karşısında bana yeniden yapabileceğini söyledi. Bizim okuldaki çocukların hiçbirinin böyle büyük bir sahne görmediği, kafasında bile canlandıramayacağı düşünülecek olursa, bu tür modeller çocuklarımız için fevkalâde yararlı ders malzemesidir. İtiraf edeyim ki sizin buna ‘hayır’ demeyeceğinizi hesap ederek modelleri ısmarlamış bulunuyorum. Kabul etmediğiniz takdirde, telgrafla bildirmenizi rica ediyorum.


            Tüm ailenize sağlıklı bir yeni yıl, size mücadele dolu ve başarılı bir 1938 ve kendime de size bu mücadelede biraz olsun yardımcı olabilme sevincini diliyorum.
Yürekten selamlarımla.

 

                                                                                  Carl Ebert