Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

DOSYALAR / CARL EBERT

Mektubun Türkçesi (18.8.1937)



Carl Ebert                                                       Geçici adres: Oostduinkerke-Bains
                                                                                              Villa Nameless
                                                                                              (Belçika)
                                                                                              18 Ağustos 1937

Sevgili ve değerli Genel Müdür bey,

            Hakkınız var: Çok uzun bir süredir benden hiçbir haber alamadınız; bunu ince bir serzeniş biçiminde dile getirmekte de son derece haklısınız. Ama mektubunuzda bildirdiğiniz ayrıntılı haberler öylesine nazik ve dostane yazılmış ki, benden uzun süre ses çıkmayışını bağışladığınızı umuyorum. Doğrusu bağışlamakla da iyi edersiniz, çünkü yazmamamın nedeni ilgi ya da sevgi eksikliği değildi. Tahmin edilmez yoğunluktaki işlerim nedeniyle bir türlü vakit bulamadığım için yazamadım.

            Ayrılışımdan önce, İstanbul’da Park Otelde birlikte yediğimiz öğle yemeğinden beri hiç dinlenmedim. Viyana’da Avusturya Kültür Bakanıyla görüşmeler yaptım; daha sonra da Floransa’da “Maggio Musicale”de bir reji yaptım, prömiyerden hemen sonra da beş Mozart eseri sahnelemek üzere İngiltere’ye geçtim; İngiltere’den sonra bir an bile dinlenmeden Verona’ya gidip, antik Arena’de Boito’nun “Mefistofele”sini ve Puccini’nin “Turandot”unu sahneledim. Yaşamım oldukça ilginç; ayrıca sanatsal açıdan, 500 kişilik dünyanın en entim tiyatrosundan (Glyndebourne), 24.000 kişilik en büyük tiyatrosuna (Verona) dek uzanan değişik çalışmalar özellikle çekici oluyor benim için.
Genellikle haftalar süren ön çalışmalar isteyen bu işlerimin bir sakıncası var, o da bana bir dakika bile boş zaman bırakmaması ve başka bir işle uğraşmama olanak tanımaması. Böyle aylarda özel yaşamım da bir ölçüde aksıyor tabii; özellikle sadık sekreterim, aynı zamanda anne olarak da sorumluluklar taşıdığı için, benimle birlikte her yere gelemediği zamanlar.


            Ama işte bugün nihayet tatilim başladı -dört yıldan beri ilk tatil!- Belçika sahillerinde, tatilde açtığım kıymetli mektubunuz, bugün bir uyarı işareti gibi, tatil masamın üzerinde durmakta.
İşte şimdi yeniden, büyük bir sevgiyle bağlandığım Ankara’daki ortak işimizin ve sizin emirlerinize amadeyim.
Ankara’da herkesin ve her şeyin tatilde olduğunu (umarım siz de tatildesinizdir) düşününce, cevabımda çok gecikmemiş olacağımı sanıyorum. Gerekli tüm planlamaları yazışıp tartışabiliriz.


            Öncelikle belirtmek isterim ki, önümüzdeki kış ve ilkbahar dönemi için aldığım tüm önerilerde, Ankara için gerekli olan zamanı ayırmaya çaba gösterdim. Artık neredeyse gelenek olmuş olan İtalya, İngiltere ve Amerika’daki konuk rejisörlüklerin yanı sıra, Avusturya Devlet Tiyatroları da beni dört aylığına isteyince, bu hiç de kolay olmadı. Bütün bu görevleri, zaman açısından iyice sıkıştırarak, Ankara’ya öngördüğümüz gibi altı ay değilse de, dört aylık bir süre ayırmayı başarabildim. Zamanlamadaki bu daralmayı anlayışla karşılamanızı rica ediyorum. Kaldı ki iyi bir planlama yaparsak ve benim yerime bakacak bir yardımcının seçilmesinde iyi bir çözüme ulaşırsak, bu, Ankara için büyük bir kayıp olmayacaktır. Bana vekâlet edecek kişi hakkında ayrıca önerilerim olacak.


            Ankara’da geçireceğim 4 aylık süreyi olabildiğince şöyle planlamanızı rica ediyorum:
            20 Eylülden 20 Kasıma kadar 2 ay
            15 Ocaktan 15 Marta kadar 2 ay

            Belki bu tarihlerde birkaç günlük bir kayma olabileceğini sözleşmede belirtmekte de yarar vardır.
İzninizle bu fırsattan yararlanarak bir noktayı daha hatırlatmak istiyorum: Bildiğiniz gibi geçen yıl, burada yaptığım bazı ön hazırlıklar (bir fonetik uzmanı arayışım ve diğer işler) Ankara’ya gelişimi yaklaşık üç hafta geciktirmiş, bunun sonucu olarak da önemli bir gelir kaybına uğramıştım. Bir sonraki sözleşmeye, 2 haftalık sözleşme öncesi hazırlığı öngören bir madde koyarak, bu kaybı dengelemeyi düşünmüştünüz. Belki şöyle bir yola da başvurulabilir: Bu kez sözleşmemin başlangıç tarihi, benim Türkiye’ye geliş tarihimden önceye alınabilir. Bu konuda size güveniyor ve kararı size bırakıyorum.
Tek tek sorunlarımızı ele alacak olursak, şu noktalara değinmek istiyorum:
Bazen uzakta olmanın da bir konuya yararı oluyor. Bu arada okullarımızın geleceğine yönelik olarak uzun boylu düşündüm ve bu düşüncelerimi, bana sık sık son derece tutarlı bir biçimde bilgi veren Herr Kuchenbuch’un raporlarıyla karşılaştırdım.

            Şöyle ki:
            Başyardımcı: Kafamdaki temel sorun, başyardımcı olarak bir Türk öğretmen bulmak. Tartışmasız ilk planda akla gelecek olan Muhsin Bey, ne yazık ki İstanbul’daki çalışması dolayısıyla bağlı. Haftada bir iki günlük gitgeller, büyüyen okulun gerektirdiği yoğun çalışma için yeterli olamaz. Birinci sınıf bir elemanın (Türk) kazanılması ya da yetiştirilmesi, doğal ki Türk tarafına da temelde yararlıdır. Geleceğin ulusal Türk Tiyatrosunun yalnızca oyunculara ve şancılara değil, aynı zamanda ve en önemlisi gerçek bir eğitim görmüş sanatçı yöneticilere de gereksinimi olacaktır. En iyi birlikler bile, subayları olmaksızın yitik sayılırlar. Bu tür yöneticilerin eğitimi de şimdiden yeni bir oyuncu kuşağının eğitimiyle birlikte yürütülmelidir. Müzik alanında, Praetorius’un denetiminde Hasan Ferit’in şimdiden yetişmekte olduğu gibi.


            Bugünden itibaren bu konuda kimlerin söz konusu olabileceği yönünde bir arayışa girmeniz isabetli ve yararlı olacaktır sanırım. Bu arada, İstanbullu genç bir rejisöre dikkatinizi çekmek isterim. Pek çok kimse, bu arada Sabahattin Ali, kendisinin çok yetenekli olduğunu söyledi. Ne yazık ki adını şimdi hatırlayamıyorum.


            Sınavlar: Umarım ki Opera ve Tiyatro okullarının giriş sınavları, konuştuğumuz espride yapılacaktır. İzninizle şunu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum: Gazeteler ve radyo aracılığıyla üniversitelerle okullara yönelen, hattâ parti merkezi aracılığıyla Halkevi sahnelerinde yürütülecek geniş bir propaganda gerekiyor. Okullardaki propaganda şöyle düşünülmüştü: Kültür Bakanlığının bir genelgesiyle, önce müdürler ve öğretmenler, gelecekteki ulusal Türk Tiyatrosunun anlamı ve amacı üzerinde aydınlatılacaklar. Öyle ki, söz konusu müdür ve öğretmenler,

  1. Kendilerine yetenekli görünen öğrencilere, bir devlet tiyatro okulunda eğitim görme olasılığının varlığından söz etsinler;
  2. Bu öğrencilerin adlarını Kültür Bakanlığına bildirsinler;
  3. Ve buna paralel olarak da, bu konuda direnecek öğrenci velileri üzerinde etkili olmaya çalışsınlar.

            Halkevi sahnelerinin katkısı da şöyle olacak: Partideki Halkevleri Merkezi, ülkedeki tüm Halkevi sahnelerine duyuruda bulunarak, üstün yeteneklilerin merkeze bildirilmesini isteyecek. Merkez de bunların listesini Kültür Bakanlığına iletecek ki Bakanlık, bu dağınık yeteneklerin sınavdan geçirilmesini ve uygun olanların tiyatro okuluna yerleştirilmesini sağlayabilsin. (Temel eğitimde karşılaşılabilecek eksikliklerin, özel formüllerle çözülmesi yoluna gidilebilir.) Benim de bulunabilmem açısından, kabul sınavlarının mümkünse Eylül sonundan önce yapılmamasını rica edeceğim.
Yıl sonu sınavı: Tiyatro ve Opera sınıflarında şu anda okumakta olan öğrencilere, eleme sınavı olarak düşündüğümüz sınavın da aynı nedenle 1 Ekimden sonraya konulmasını rica ediyorum.


            Sınav kurulu: Kültür Bakanlığı temsilcileri dışında, tüm sanat ve teknik öğretmenlerinin (Muhsin, Kuchenbuch, Adler, Vildan) ve bilimsel branşlardan da Cevad Altar, Er. Ekrem ile Bedrettin’in sınav kurulunda yer almalarını rica ederim. Opera sınıfının sınavı için de, bunlara ek olarak: Dr. Praetorius, Necil, Ferid, Suchmayer, Preuss-Henschke, Markowitz ve Halil Bedii.


            Ders planı: Tiyatro okulunda yeni öğretim yılı (II. yıl) için, benim Ankara’da hazırladığım ders planlarından III numaralısı geçerlidir. Opera bölümünün iki sınıfı içinse, yeni şan öğretmeni göz önüne alınarak, bir ders planı hazırlanması gerekiyor.


            Yeni öğretmenler: Önümüzdeki yılın okul bütçesine, benim başyardımcılığımı yapacak bir öğretmen, ritmik-jimnastik için ikinci bir bayan öğretmen ve bir Türk akrobasi öğretmeni için gerekli ödenekler konulmuştu. Reji ve yönetim açısından seçkin bir Türk eleman bulunmasının ivedi bir zorunluluk olduğunu yukarıda belirtmiştim. Ama böyle birisi Türkiye’de şimdilik bulunamıyorsa, en azından benim yokluğumda bu işi yürütecek uygun kişi, mükemmel bir Alman oyuncu ve rejisörü olan Alfred Braun’dur. Kendisi bence her açıdan Herr Kuchnbuch’u ideal biçimde tamamlayıcı olacaktır.
Bedensel eğitim açısından (ritmik-jimnastik) ikinci bayan öğretmen olarak Frl. Adler’in sisteminden (Dalcroze) birini angaje etmek doğru olmaz. Öğrencilerin eğitimini daha bireysel ve daha renkli kılmak amacıyla, şu sıralarda çok ün yapan, Münih Günther ekolünden Frl. Riesterer’i önermek istiyorum. Frl. Riesterer ile Viyana’da görüşmek üzere sözleştim. Görüşmenin sonucunu size sözlü olarak aktarırım.


            Akrobasi (bedensel artistik) öğretmenliği için, Berlin’de Laeppché tarafından eğitilen Türk beden eğitimi öğrencilerinden biri öngörülmüştü. Sizden ricam, bunlar arasından en yeteneklisinin tiyatro okulunda görevlendirilmesi yolunda son derece titiz ve dikkatli davranmanız olacak. (Ders saatleri II numaralı ders planında belirtilmiştir.)
Yeni şan öğretmeni Hey’in angaje edilmiş olduğunu sizin mektubunuzdan öğrendim.
Mektubun devamını yarın yazacağım.
Yürekten selamlarımla.

 

                                                                                              Carl Ebert