Pazartesi Londra BBC radyosunda
19,25 m. üzerinden Türkçe olarak okudum
5.30 Londra yaz saatiyle (anrejistre edildi)
neşredilecek. 14.VII.1951
Sayın dinleyenlerim,
Bir haftadır Londra’dayım; şu anda da sizlere, sevgili vatanıma beş dakikacık olsun hitabedebilme fırsatını bana veren BBC’nin Türkçe yayın servisinde bulunuyorum.
14 Hazirandan beri, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla Roma’da, Milano’da, Münih’te ve Paris’te ilgili müesseselerle gerekli temasları yaptıktan sonra Londra’ya geldim. Avrupa sanat muhitleri ile olan 30 senelik yakın aşinalığımın her nedense bugüne kadar dışında kalmış olan İngiltere, daha ilk görüşte, hayalen edindiğim tasavvur ve intibaların yardımıyla, bana hiç de yabancı gelmedi. Çünkü ne de olsa, bana İngiltere’yi, senelerce önce güzel Türkçemize mal olmuş olan Shakespeare’in şaheserleri ve Händel gibi bir dahiye selef olan Purcell’in musikisi çok yakından tanıtmıştı.
Sanatın zamana, mekâna sığmayan ifade kudreti altında edinilen intibaların sıhhatine, İngiltere’ye ayak bastığım günden beri binlerce defa şahit oldum. Burada da sanat her şeyin fevkinde! Günün politika mücadelelerinden yorulan, yıpranan ruhlara, burada da ancak sanatın biricik melce [sığınak] olduğu muhakkak!
Tiyatrolar dolup boşalıyor, Londra civarındaki Glyndeborne operasında Prof. Carl Ebert’in senelerden beri idare ettiği Mozart festivallerinin biletleri aylarca önce satılmış, bir tek yer bulmaya imkân yok! Tabii Ebert deyince, sayın dinleyenlerim, hepiniz kulak kabarttınız, değil mi? Evet, sizin hepinizin tanıdığınız, Ankara’daki Devlet Tiyatro ve Operamızın ilk organizatörü Prof. Ebert’ten bahsediyorum. Ankara Devlet Konservatuvarı opera ve temsil bölümlerinin kuruluşunda büyük hizmeti geçmiş, memleketimizde tam dokuz sene çalışmış olan Prof. Carl Ebert ile burada buluşmak, kendisiyle Devlet Tiyatrosu hakkında uzun uzun istişarede bulunmak benim için ne kadar faydalı oldu. Bu vesile ile Glyndeborne operasında Mozart’ın Don Juan ve Figaro’nun Düğünü operalarını seyretmek fırsatını da elde etmiş oldum.
Dünyanın her yerindeki faaliyetiyle tanınmış olan İngiliz Kültür Heyeti, tiyatro ve sanat muhitleriyle yapacağım temasları kolaylaştırmak için ne güzel bir program hazırlamış. Birkaç gece evvel, memleketimizdeki ilk bale mektebinin kuruluşunda alâka ve yardımını esirgememiş olan Madam Ninette de Valois ile Covent Garden tiyatrosundaki bir bale temsilinde, kendi locasında tekrar görüşme fırsatını elde ettim. Kraliçenin de hazır bulunduğu bu temsilde, klasik ve modern koreografinin en güzel örneklerini ihtiva eden program harikulade bir incelikle tatbik edildi.
İki gün evvel İngiliz sanat heyetinin temsil kısmı reisi olan Mr. Thomas ile de tanışma fırsatını elde ettim. Burada İngiliz sahne sanatının tanınmış şahsiyetleriyle olan temaslarım daha birkaç gün devam edecek. Tabii bu arada Edinbourg Festivalleri’ni birkaç gün için olsun ziyaret edememek benim için hakikaten büyük bir mahrumiyet oluyor.
Şimdi İngiltere’de günün en mühim sanat hadiselerinden biri de, ilk Devlet Tiyatrosunun temel atma merasiminin dün (13.VII.1951) yapılmış olmasıdır. Bilindiği gibi bugüne kadar İngiltere’de hep hususi eller veya şirketler tarafından idare edilmiş olan tiyatro faaliyetinin mühim bir kısmı artık bundan sonra Devletin eline ve Devletin himayesine intikal etmiş olacak. Dün Londra Devlet Tiyatrosunun temel atma törenini bizzat Kraliçe açtı. Bizde on beş sene evvel Ankara Devlet Konservatuvarının kurulmasıyla birlikte başlamış olan devlet himayesinin bundan böyle İngiltere’de de tatbiki buradaki sahne sanatkârlarını bilseniz ne kadar sevindiriyor. İngiliz sahnesine bütün kalbimle başarılar dilerim.
Sayın dinleyenlerim, birkaç güne kadar temaslarımı bitirip, kendi Devlet Tiyatro ve Operamızın 1951-1952 kış devresi faaliyeti hazırlıklarının bir an önce ikmali heyecanıyla yurda döneceğim.
Sizlere buradan sesimi buyurabilmiş olmanın verdiği bahtiyarlıkla veda ederken hepinize sevgiler, selamlar.
C.M.A.