Prof. H.v.Schmeidel raporu
Tercümenin bittiği
tarih: 27.6.1935
Perşembe
Orkestra hakkında rapor ve teklifler
Orkestra hakkındaki mütalâam da [düşüncem] tamamen Prof. Hindemith’in mütalâalarına istinat etmekte [dayanmakta] ve aynı gayeyi ihtiva etmektedir [içermektedir]. Yalnız burada benim fikirlerimi okuyacak olanların, daha evvelden Hindemith’in teklifleri hakkında malûmat elde etmiş olmaları lazımdır.
Avrupa’da dolaşmış Türkler bile, aynen buraya gelen Avrupalılar gibi, Orkestradaki disiplin noksanını [eksikliğini] hissetmektedirler. Esasen disiplin mefhumunun iki kısma, iki menbaa taksimi icabeder: bunlardan birincisi, umumi beşer [insan] disiplinidir ki, bu nevi disiplin, kültürel ehemmiyeti haiz olan Avrupa devletlerinde asırlardan beri din, siyaset ve cemiyet tarikiyle [toplum yoluyla] elde edilen bir terbiyenin neticesidir (hemcinsine karşı mesuliyet); ikincisi ise, ruhi ve sanattan mütevellit [doğan] bir disiplindir ki, bu da yüksek muvaffakiyetlerden [başarılardan] ve o muvaffakiyetleri taklit arzusundan neşet eder [gelir].
Burada kuvvetli ve bitaraf [tarafsız] bir otorite tesisinden maada [kurulmasından başka], Türk musikişinasının [müzisyeninin] hayatında da şahsi, beşeri [insanî] ve içtimai [toplumsal] tahavvüller husule getirmeden [değişimler oluşturmadan], hiçbir teşkilat ve sanat faaliyetinin devamlı bir surette muvaffak [başarılı] olmasına imkân yoktur. Orkestrada çalan veyahut münferiden [bireysel olarak] çalışan bir Türk musikişinası, kendi musiki meşgalesinin [uğraşının] bu memlekette sadece yüksek bir vazife olduğuna değil, bilakis en geniş kitlelerin kendi mesaisinden şükranla istifade edeceğine [yararlanacağına] ve faaliyetinin en ince noktasına kadar tetkik edileceğine kani olmalıdır [inanmalıdır].
Buraya, musikide tefevvük kabul etmez bir kabiliyetten maada [üstünlükte boy ölçüşülemez bir yeteneğin dışında], sabır ile de mahmul [sabır sahibi] olan Avrupalı bir orkestra şefinin angaje edilmesi zaruridir. Fakat bu meyanda [arada] Musiki Muallim Mektebi ile Konservatuvarın müstakbel [gelecekteki] sanat ve terbiye şefinin, aynı zamanda büyük konserleri tam bir kudretle idare etmesi, ve bu suretle sanat sahasındaki muvaffakiyetinin [başarısının], otoritesini de daima tasdik etmesi [doğrulaması] keyfiyetinin ehemmiyetle nazarı itibare [göz önüne] alınması lazımdır. Birçok sebeplerden temenniye şayan [dileğimiz] olan opera teessüs ettiği [kurulduğu] takdirde, tabiatiyle iki şefin mesaisine ihtiyaç hasıl olacaktır ki, bu hususta herhangi bir kıskançlık mevzuubahs [söz konusu] bile olamaz. Bu şeflerden birisinin, konserlerin yarısı ile mektebin idaresini, diğerinin de operanın idaresi ile konserlerin yarısını deruhte etmesi [üstlenmesi] lazımdır.
Opera tesis edilmedikçe -yani bugünkü vaziyet devam ettikçe-, iki yüksek Avrupalı musikişinas [müzisyen] ve orkestra şefini, aynı seviyedeki idare mevkilerinde bulundurmak suretiyle, sanat bakımından tatmin edebilmek çok güçtür. Yeniden çalışılması icabeden muhtelif programları havi [içeren] konserlerin adedi -evsafını [niteliklerini] tehlikeye düşürmemek için- ayda nihayet ikiye inhisar etmelidir [ikiyle sınırlanmalıdır]. Bu meyanda [arada] musikişinasların resmî olan diğer hizmetlerini de zikretmek [dile getirmek] lazımdır (Cumhur Reisi Gazi-Atatürk’ün ikametgâhlarındaki veya diğer ahvaldeki [durumlardaki] vazifeler).
Bundan maada [başka] her orkestra musikişinasının solist olarak veya Oda Musikisi için yetiştirilmesi de lazımdır. Bu suretle orkestra azalarının [üyelerinin] her birini ayrı ayrı çalıştırmak imkânı da temin edilmiş olacaktır ki, bugün böyle bir şey mevzuubahs [söz konusu] bile değildir.
Halk Evi tarafından sık sık tertip edilen müsamerelerde [gösterilerde], birçok şeyler meyanındaki [arasındaki] iyi bir Oda Musikisini da daima orkestra azaları veya konservatuvar muallimleri temin edebilirler. Konser maestrosu [konsertmayster] tarafından idaresi icabeden yaylı sazlar kuvartetinin yanında, daima hazırlanmış küçük bir ağız sazları birliği (divertimenti v.s.) ile piyanolu bir Oda Musikisi grubu hazır bulunmalıdır (Hindemith’in raporunda zikredildiği gibi).
Cazband hizmeti ve salon orkestrası:
Bilhassa sık sık icabeden gece hizmetlerinden dolayı (!), sırf eğlence musikisini temin için, ufak ve ayrı bir ansambl teşkili mümkün olduğu takdirde, daimi gece hizmetlerinin tevlit edeceği [neden olacağı] fazla yorgunlukla orkestra musikişinaslarının mutazarrır olmaları [zarar görmeleri] keyfiyeti bertaraf edilmiş olacağı gibi, kendilerinden beklenen idari ve müzikal bir disiplin de muhafaza edilmiş olacaktır. Bütün gece çalan bir kimsenin ertesi gün faal olmasına, kavrama ve çalışma kabiliyeti göstermesine imkan yoktur!!
Orkestradaki hizmet taksimatı [bölümü], en yüksek makamat [makamlar] tarafından bile bir mesai düsturu olarak tasvip edilmeli ve o suretle tanınmalıdır. Bu takdirde orkestrayı veya orkestranın her bir azasını şaşırtacak gece hizmetleri derhal akim [sonuçsuz] bırakılmalıdır. Şimdilik ayrıca bir caz ve salon orkestrası teşkiline imkân olmadığı cihetle, müteakip [bir sonraki] ay zarfında yapılacak olan ve sanata taallûk etmeyen [ilgili olamayan] faaliyet günlerinin her ayın 21’ine kadar bildirilmesi keyfiyeti, bütün alâkadar makamattan talep edilmelidir. Ancak bu suretle orkestra için bir vazife taksimi yapmak imkânı vardır.
Büyük konserler ile bunların provaları (!) ve tekrarları, -konser mevsiminin başında- değişmemek üzere tespit edilmiş olmalıdır. Aksi takdirde, turne vaziyetleri tadil edilemeyen Avrupa solistlerini de angaje etmeğe imkân yoktur. Orkestra ile alâkadar [ilgili] olan dört makamın, konser mevsimi başlangıcında, orkestra ile görecekleri işleri mufassalan tespit etmeleri [ayrıntılarıyla saptamaları] lazımdır. Bu dört makam şunlardır: Orkestra şefliği ile Maarif Vekâleti [Millî Eğitim Bakanlığı], Radyo ve Halk Evi (Orkestranın diğer şehirlerde konser vermesi mevzuubahs [söz konusu] olduğu cihetle, bu makamat meyanına [arasına] Halk Evleri Umum Müdürlüğü de dahildir). Mezkûr [adı geçen] makamlar arasında, bu husustaki teknik işleri daima orkestranın sanat şefliği ile hal edecek bir komisyon da teşkil edilmelidir.
Ahval ve münasebat [durumlar ve ilişkiler] esaslı bir surette tetkik edildiği takdirde, Orkestranın sanat şefliği için ancak aşağıdaki imkânların mevcut olduğu görülür: Avrupa’dan orkestra şefi, konservatuvar müdürü ve teşkilatçı olarak celp edilmesi icabeden [getirilmesi gereken], fazla tecrübe ve vukuf [bilgi] sahibi bir sanatkârın, memleketteki bütün musiki hareketlerinin başına geçmesi lazımdır. Onun yanına verilmesi lazım gelen bir ikinci orkestra şefi de, prova işlerinin bir kısmı ile mektep orkestra ve korosunun idaresini, hatta konserlerin tamamen popüler [halka açık] bir surette tekrarlarını ve gene popüler müsamerelerin [gösterilerin] bir kısmını deruhte etmelidir [üstlenmelidir]. Bu ikinci orkestra şefi, aynı zamanda idari işlerle de meşgul olmalı, ve mutlaka Türk memurlarla teşkili icabeden [oluşturulması gereken] bir musiki bürosunu idare etmelidir ki, musikiye ait bütün işlerle, bilumum idareye müteallik hususatın [yönetimle ilgili her konunun] ve nihayet program tab’ı [basılması] ve saire gibi şeylerin bu büroda tedvir edilmesi [yönetilmesi] lazımdır. Yukarıda zikredilen musiki heyetinin bütün arzuları da bu büroda toplanmalıdır. Bu suretle musiki unsurlarının plansız olarak oraya buraya dağılmaları ve hatta bugünlerde sık sık vaki olduğu [gerçekleştiği] gibi, orkestranın birçok yerlerden aynı zamanda istenmesine mümasil [benzer] hadiselerin de önüne geçilmiş olacaktır. Bu büro muntazam bir surette çalıştığı takdirde, yeni gelen şef, musiki işlerini -opera tesis edilinceye kadar- tatbiki ve idari [uygulama ve yönetim] bakımlardan tek başına idare edebilir. Elverir ki, bu zat orkestra şefliği ile mektepçiliği nefsinde cem etmiş [kendisinde birleştirmiş] olsun. Musiki Muallim Mektebi ve Konservatuvar için teklif edilen esaslar ve yeniliklere göre işlemesi icabeden tekmil [tüm] mektep faaliyetinin, -çalışkan bir adam olması icabeden- şef tarafından orkestra idaresinin de mutlaka deruhte edilebilmesini [üstlenilmesini] temin edebilecek bir surette tanzim [düzenlenmesi] ve hülâsa edilmiş [özetlenmiş] olması lazımdır. Aksi takdirde bu zatın orkestra idaresini deruhte edebilmesine imkân yoktur.
Mektep ve Konservatuvar müdürünün ziyadesiyle [fazlasıyla] meşgul olduğu imtihan [sınav] haftaları esnasında, birinci sınıf konser dirijörlüğü [orkestra şefliği] yapabilecek ayrıca bir opera şefi Ankara’da mevcut olmadığı takdirde, büyük şefleri de misafireten [konuk olarak] davet ve angaje etmek mümkündür Yukarda zikredilen ikinci orkestra şefi, orkestra azalarının [üyelerinin] -konser maestrosunun [konsertmaysterin] emrine amade olmadıkları müddetçe- Oda Musikisi etüdlerini de idare etmelidir. Her nevi musiki işlerinin ve hatta en ufak musiki hazırlıklarının bile mutlaka baş şef tarafından kontrol ve tetkik edilmesi icabeder.
Aynı zamanda iki müdürün birden tayini icabettiği takdirde, her ikisinin de vazife ve salâhiyet hudutlarının, konturat akt edilmeden evvel [sözleşme yapılmadan önce] behemehal tesbit edilmesi [kesinlikle saptanması] lazımdır. Yukarda da zikredildiği gibi esas vazifesi orkestraya inhisar eden [sınırlı olan] şef, her şeye rağmen opera planını bizzat tatbik etmelidir. Gerek konser programlarının tesbiti [saptanması], gerekse musiki sahasında yapılacak olan bütün terbiyevi hareketler, esasen Türk halkında mevcut olan iyi görüşleri yükseltecek bir surette cereyan etmeli ve bütün bu faaliyetler, Almanlardaki -ne de olsa istikbal için şayanı temenni [dileğimiz] olan- yeni güzellik mefhumuna [kavramına] şimdilik pek de itba etmemelidir [bağlı olmamalıdır]. Musikiye ait program ve metodlar, kıymetsiz şeylere yer vermemek şartiyle, romantik eserlerle Slav parçalarını ihtiva edebilir [içerebilir]. Bununla beraber Türkiye’nin, bugünkü Orta Avrupa musikisine varmak için, evvela Romantik üzerinden sapa bir yol kat etmesine de tabiatiyle hacet [gerek] yoktur. Böyle bir yol, Türkiye’ye pekalâ bağışlanabilir!
Orkestra azaları her gün iki vazifenin ifasıyla mükellef [yerine getirilmesiyle yükümlü] olmalıdırlar: Bu vazifeler ise, bir orkestra ve bir oda musikisi provası, yahut bir orkestra provası ve ders saatleri, yahut ders saatleri ve oda musikisinden ibarettir. Konser günleri öğleden sonra vazife olmamalıdır. Tam senfonik bir konser için icabeden general [genel] prova, normal olarak ya konser günü öğleden evvel, yahut da nihayet konserden bir gün evvel yapılmalıdır. Müdüriyet tarafından emredilen radyo ve gramofon dinleme saatleri de vazife mahiyetinde olmalıdır. Koro ile birlikte olan general provalar, mektep faaliyetini haleldar etmemek [bozmamak] için, konserden bir akşam evvel yapılmalıdır. Herhangi bir musikişinastan, günde ancak beş saatlik bir mesai beklenebilir. Bu müddete ayrıca prova ve konserden evvel yapılması icabeden saz akordu ile el alıştırma talimleri için de asgari daha bir çeyrek saatin, veya en doğrusu yarım saatin ilavesi zaruridir. Şayanı hayrettir ki [ne gariptir ki], halen orkestrada böyle bir mesai mevzuubahs [sözkonusu] bile değildir (orkestra disiplini hakkındaki tekliflere müracaat).
Disiplin meselelerine dair teklifler
Bütün orkestra azalarına, iş ve e